Defterler
Nilgün’üm, edebiyatımızın melankolik güzeli 29 yaşında hayata veda etti.
En sevdiğim ve asla hazmedemediğim, aşamadığım sözünle anıyorum seni ölüm yıldönümünde.
Bir karga bir kediyi
öldüresiye bir oyuna davet ediyordu.
Hep böyle mi bu?
Bir şeyden kaçıyorum bir şeyden,
kendimi bulamıyorum
dönüp gelip kendime yerleşemiyorum,
kendimi bir yer edinemiyorum,
kendime bir yer...
Kafatasımın içini,
bir küçük huzur adına
aynalarla kaplattım,
ölü ben'im kendini izlesin her yandan,
o tuhaf sır içinden!
Paniğini kukla yapmış hasta bir çocuğum ben.
Oyuncağı panik olan sayın yalnızlık kendi kendine nasıl da eğlenir.
Niye izin vermiyorsun yoluna kuş konmasına
niye izin vermiyorum yoluma kuş konmasına
niye kimseler izin vermez yollarıma kuş konmasına?
"Öyle güzelsin ki kuş koysunlar yoluna" bir çocuk demiş.
Ah Nilgün 'üm bugün gitmiş dünyadan... Kendini bir balkondan aşağı atıp gitmiş ... Yakınların en uzağıydın sen bana , dediği eşi de çok şaşırmış... Rahmetle Nilgün , yattığın yer incitmesin kadın ... 🌸
İyi ki doğdun Nilgün Marmara .
Ne vakit adına denk gelsen, bir şiirine yüreğimi bıraksam, aklıma kendine yaşamdan pay biçtiğin vedan geliyor.
Şu sıralar Tutunamayanlar'ı okuyorum Turgut'un intihar eden arkadaşı Selim'e serzenişini Nilgün Marmara'ya addediyorum.
“Başka bir yol olmalıydı,” dedi. “Bir yol bulunmalıydı. İnsana bir fırsat verilmeliydi. Bana, sana hiç olmazsa… Bu çaresizliğe dayanamıyorum. Bir defaya mahsus olmak üzere bir istisna yapılmalıydı. Kâğıtlarınızda bir noksanlık var, bir imza eksik diye geri çevrilmeliydi Selim. Özür dileriz, kabul edemeyiz; bazı noktaları unutmuşsunuz denemez miydi?… Turgut’u, Süleyman’ı unutmuşsunuz; bilseniz ne merakla bekliyorlar sizi. Bütün karakollara haber vermişler, her yeri aramışlar. Neden haber vermediniz çıkarken?… Dikkat et Selim… canın acıyacak dur… söz veriyorum… her şeyi yeniden konuşacağız. Selimciğim Işık… hepsi hak verecek sana… durmadan başlarını sallayarak, haklısınız, haklısınız, diyecekler… sen gitmek istesen de bırakmayacaklar seni… ne olur biraz daha kalın, daha yeni başlamıştık konuşmaya… söyleyecek o kadar söz vardı ki… canım Selim… hayır Süleyman Kargı! İnanmıyorum Selim’in öldüğüne. Reddediyorum! İnkâr ediyorum.”