Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Politik Antropoloji

Profil
Neanderthalensis
(...) Neanderthalensis bireyinin diş plakları üzerinde yapılan çalışmalarda Homo sapiens türüne özgü mikropların varlığı keşfedilmiştir. Bu veriler, bu iki türün besinlerini paylaştıkları ve hatta daha ileri giderek öpüştükleri sonucuna işaret etmektedir.(Hansen 2020:157). Ele geçen fosiller üzerinde yapılan DNA analizleri sonucunda açık
Sayfa 42 - RedingotKitabı okudu
Türkiye'de 1990 sonları ve 2000 başlarında yapılan ve yükselen İslamcılığa ve İslamcı kadınlara değinen pek çok çalışma, üçüncü dalgadan ziyade, üçüncü dalganın eleştirdiği literatüre daha yakın bir tavır sergiledi. Bu çalışmalara bakıp bir "özne olarak" Müslüman kadını anlamaya çalıştığımızda resim eksik kalıyordu, Türkiye'de
Reklam
"Doğal cinsiyet farklarının kültürel işlenmesi" ne anlama gelir? Niyetleri, biyolojik cinsiyet farkının biyolojik yeniden üretime ilişkin olduğu yolundaki Batılı var sayımın akrabalık çalışmalarında ne gibi sonuçlara yol açmış olabileceğini tartışmaktır. Kitaptaki yazılarda, bu varsayımın başka pek çok topluluk için geçersiz olduğu gösterilir; yani, erkeklerle kadınlar arasındaki farklılığın temelde çocuk doğurma/ dölleme farkı olduğu yolundaki yaygın Batı inanışı, dünyanın her yerinde geçerli değildir!
Özetle, köyü esas alan ve köylülüğü bir fo lk kültürü olarak gören erken dönem çalışmaların yerini 1950'ler itibariyle ekonomik temelli bir analitik kategori olarak tanımlanmış bir köylülük, 1960' lardan sonra ise köylülüğü iktidar, kapitalizm ve sömürgecilik gibi yapısal güçler ve tarihsel süreçlere göre algılayan yaklaşımlar almıştır.
Kent Çalışmaları ve Antropoloji - Fırat Genç
Bu yaklaşımın kent çalışmalarındaki yansıması, disiplinin temel araştırma nesnesinin ne olduğu sorusuna ontolojik düzeyde bir yanıt verilmiş olmasıdır denebilir. Buna göre, şehir, şebekelerin bir araya gelerek oluşturdukları şeydir; araştırmacının esas vazifesi ise bu bir araya gelme, "düzenleme" (assemblage) sürecini, herhangi bir toplumsal yapı, mekanizma ya da sürece analitik öncelik atfetmeksizin incelemektir. İnsan şebekeleri, su şebekeleri, altyapı şebekeleri, ulaşım şebekeleri ve daha nicesi bir araya gelerek, aralarında kategorik olarak herhangi bir fark varsayılmayan sokakları, mahalleleri, şehirleri ya da bölgeleri oluştururlar. "Bir mahalle, sokak festivalinde bir araya gelmiş kalabalık ya da Wall Street gibi bir finans merkezi" kent çalışmalarının araştırma konusu olabilir (Bender 2010: 316). Analitik olarak önemli olan, eyleyenlerin şebekenin oluşması, bir arada durması ve işlemesi için sahip oldukları konumu ve rolü haritalandırmaktır. Ne var ki bu ontolojik çıkarımları nedeniyle Aktör-Şebeke Kuramı, disipline kattığı zenginlik ve yeniliğe rağmen, ampirisist ve tikelci bir yönelime sahiptir. Eyleyenler arasında bir ayrım gözetmediğinden, kentsel mekandaki iktidar ve sömürü ilişkilerini yeterince sorgulayamaz ve kapitalizme özgü hiyerarşik toplumsal ilişkilerin ve kurumsal formların güncel kentleşme süreçlerine ne şekilde etki ettiği yeterince ortaya konamaz (Brenner, Madden ve Wachsmuth 2012: 119-20).
Güncel antropolojide köy ve tarım çalışmalarının yerini bahsettiğimiz meta çalışmalarının aldığını söylemek yanlış olmaz. Ancak bu yeni yaklaşım köye veya tarıma artık daha az önem verildiği anlamına gelmiyor. Aksine, köylülük ve tarım süreci, klasik antropolojinin "ilkel" gördüğü ve merak edilene ayna tutması maksadıyla araştırmasının merkezine aldığı "öteki" pozisyonundan sıyrılarak, eş düzlemde incelenen pek çok alandan birini teşkil eder duruma gelmiştir. Bir başka deyişle, köyü incelemenin metodolojisi dönüşmüştür. Günümüz sosyal bilimlerinde geniş ölçekte kabul gören, kentin kırdan, Doğu'nun Batı'dan veya Kuzey'in Güney'den bağımsız düşünülemeyeceği anlayışına paralel olarak, artık antropolojik çalışmalar da tek bir alana odaklanarak çıkarım yapmak yerine, farklı alanlar arasındaki ilişkileri incelemeyi amaç edinmiştir.
Reklam
Modernleşme teorisyenleri ile Marksistlerin bu dönüşüme bakış açıları taban tabana zıttır. İlki, köylü üreticinin serbest piyasada geleneksel akrabalık bağlan gibi onu sınırlayan toplumsal zincirleri kırarak özgürleştiğini düşünürken, ikincisi, burada herhangi bir özgürlük görmez ve durumu köylünün kapitalist piyasada baskı altına alınarak sömürü koşullarına tabi olması olarak değerlendirir. Keyder, modernleşme teorileri ile Marksist yaklaşımları, tarımsal dönüşüm sürecini basite indirgemeleri bakımından birbirlerine benzetir ve bu çalışmalardan farklı olarak, yerel ve ulusal siyasetin tarımsal sürece etkisi üzerinde durur (Keyder 1993, Birtek ve Keyder 1975). Benzer şekilde, Aydın da Türkiye'de kapitalizm ve tarım tartışmalarında 70'lere damgasını vurmuş, ampirik metotları merkezine alan çalışmaları eleştirerek, köy seviyesindeki yerel üretim ilişkilerinin ancak "yerel yapılara ve süreçlere daha geniş yapıların, sosyal oluşumların ve dünya ekonomisinin birer parçası olarak yaklaşıldığında" anlaşılabileceğini iddia eder (1986: 13). Bir başka deyişle, kapitalist dönüşüm yukarıdan aşağıya basitçe tek taraflı ilerleyen bir süreç değildir. Paul Stirling ise bu iki yaklaşımı bambaşka bir yönden eleştirir: Hem modernleşme hem de Marksist analizler zıt duruşlarına rağmen meseleyi sadece ekonomik boyutuyla, yani kültürü ekonomiden tamamıyla ayırarak ele almaktadırlar (1993: 4-5).
Köy sosyolojisinin temel çalışmalarından biri kabul edilen Peasants and Peasant Studies adlı kitabının giriş bölümünde Theodor Shanin, 1960'ların sonu ve 70'lerin başı itibariyle "köylülerin yeniden keşfedilmekte" olduğunu savunur. Shanin'e göre köylünün yeniden keşfedilişi dünya genelinde Vietnam'daki savaş, Latin Amerika'daki gerilla hareketleri, Hindistan'daki yoksulluk, Afrika'daki kriz ve Çin'in tarım ekonomisini sanayileştirmeyi hedefleyen kolektivizasyon programı gibi köylüyü siyasi bir aktör olarak öne çıkaran ve köylüler için ciddi sonuçlar doğuran olaylarla yakından ilgilidir (Shanin 1971: 1).
...İbrahim Yasa'nın (1955) tren yolunun köyden geçişinin yarattığı sosyal etkileri irdeleyen eseri, köyü kent üzerinden yorumlayan başka bir örnektir. Benzer şekilde Lerner'in çalışması (1958) "modem" zihniyetin Ankara'nın Balgat köyüne nasıl yerleştiğini inceler. Genel anlamda, köy kahvesinde bir radyo bulunması, köyde gazete okunması ve şehre kolay ulaşım sağlayan yollar gibi faktörlere göre köyün "çağdaş" bir kültüre doğru kaçınılmaz ilerleyişinin resmi çizilmektedir.
Bizi aç bıraktın, Bir gencin İsmet İnönü söylediği söz! İsmet İnönü: Evet siz aç bıraktım ama babasız bırakmadım.
Reklam
Daha iddialı bir deyişle. İslam yerine Türkiye İslam'ı yaratılmak istenmiştir.
modern hayatın içinden: Yalnızlığımı, kimsesizlik, yabancılaşmışlık, kaybolmuşluk, umursamazlık, sevgi –güven –ilgi yoksunluğu, yokluğu gibi...
Bu doğrultuda özellikle de selefi-Vehabi çevrelerinde mevlidin bidat olduğunu,
36 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.