Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

❁Ramazan-ı Şerif ❁

Profil
Amin...
Ramazân-ı Şerîf sebeb-i fevz ü felâhımız olsun, necâtımıza sebep olsun. Cenâb-ı Hakk'ın rahmetine erenlerden olalım, süedâdan olalım! Cenâb-ı Hak cümlemizi iki cihanda da aziz ve bahtiyar eylesin, yüzümüzü güldürsün, sevindirsin.
Babam niye oruç tutmuyorsun demiştir;
Orucumu yiyorsam ramazanda Mübarek aydan habersizim sanma: Çileden gece oluyor da gündüzüm Sahura kalkıyorum gün ortasında
Sayfa 50 - Bugün de Hayyam’a yakıyoruzKitabı okudu
Reklam
Âmin.
“Sizinle kıyâmet günü buluşma yeri Havz-ı Kevser’in başı olsun.”
İffetini koruyan gencin hikayesi:
Yahya b. Eyyûb anlatıyor: Duyduğuma göre, Hz. Ömer zamanında sürekli mescide devam eden dindar bir genç vardı. Hz Ömer, onun bu hâlini çok severdi. Gencin yaşlı bir de babası vardı. Genç, yatsı namazını kılar kılmaz, babasının yanına dönerdi. Eve dönüş yolu üzerinde de bir kadın vardı. Kadın, gence tutulmuş ve gönlünü ona kaptırmıştı. Sürekli
Sayfa 413Kitabı okudu
Kalbimiz, bir hurma ağacından daha sevgi dolu olmalı değil mi?
Câbir b. Abdullah (r.anh) anlatıyor: Allah Resûlü cuma hutbesini verirken bir hurma ağacına yaslanırdı. Ensar'dan biri şöyle bir öneride bulundu: Yâ Resûlallah, sana bir minber yapsak olmaz mı? Efendimiz de: "İsterseniz yapın." buyurdu. Hemen bir minber yaptılar. Cuma günü geldiğinde, Allah Resûlü yeni yapılan minbere çıktı. O sırada daha önce yaslandığı hurma ağacı, bir çocuğun ağlaması gibi etkili bir ses çıkararak inledi Resûlü Ekrem, minberden indi ve ağacı kucakladı. Ağaç, sakinleştirilen çocuğun nazlanması gibi inlemeye devam ediyordu. Câbir der ki: "Hurma ağacı, duyduğu zikirlerden mahrum kaldığı için ağlıyordu." Hz. Enes'ten gelen bir rivayette Allah Resûlü şöyle demiştir: "Muhammed'in nefsi kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki; onu yatıştırmış olmasaydım, Allah'ın Resûlü'nden ayrıldığı için duydugu üzüntüden dolayı, kıyamete kadar inlemeye devam edecekti. Sonunda, Allah Resûlü emretti de hurma ağacı toprağa gömüldü.
Sayfa 412Kitabı okudu
"Ey Rabbimiz! Yüreğimizi sabırla doldur; bize direnme gücü ver; kâfir kavme karşı bize yardım et."
Sayfa 69
Reklam
Hz. Ömer'den başka kim olabilir ki? :)
Ebû Vâil (r.anh) anlatıyor: Abdullah bana şunları anlattı: "Şeytan, sahabilerden biriyle karşılaştı ve onunla güreşe tutuştu. Müslüman, onu yere serdi ve yendi. Baş parmağıyla da boğazına bastırdı. "Beni bırakırsan, sana bütün şeytanların duyunca kaçtığı bir âyet öğretirim." dedi ve sahabi de onu bıraktı. Ama şeytan o âyeti öğretmek istemedi. Sahabi, onu yine yere serdi. Aynı sözü veren şeytan yine sözünden caydı. Üçüncüsünde yine aynı durum tekrarlanınca, şeytan, bahsettiği âyetin Bakara Sûresindeki Âyetü'l-Kürsi olduğunu söyledi. Abdullah'a denildi ki: "Ey Ebû Abdurrahman kimdi o adam?" Abdullah'ın cevabı şu oldu: "Hz. Ömer'den başka kim olabilir ki?"
Sayfa 411Kitabı okudu
Peygamberimizin şeytanı yakalaması:
Ebû Hureyre, Allah Resûlü'nün şöyle buyurduğunu nakleder: Allah Resûlü buyurdu: "Dün akşam cinlerden bir ifrit, namaz kılmama engel olmak için önüme çıktı. Allah bana güç ve kuvvet verdi, onu yakaladım, derdest ettim. Hatta, onu mescidin direklerinden birine bağlamayı bile düşündüm ki, siz sabahleyin gelip onu göresiniz. Ama o anda kardeşim Süleyman'ın şu duasını hatırladım: "Yâ Rabbi." dedi. "Affet beni ve bana, benden sonra hiç kimseye nasip olmayacak bir yetki lütfet. Çünkü Sen, lütufları son derece bol olan Vehhâb'sın!" (Sâd, 38/35) Bu nedenle onu aşağılanmış olarak kovdum." Bir rivayette, şu ilave vardır: "Eğer Hz. Süleyman'ın duası olmasaydı, şeytan öylece bağlı kalırdı ve Medine'nin çocuklarına oyuncak olurdu."
Sayfa 410Kitabı okudu
Müslüman, müslümanın kardeşidir.
Übey b. Ka'b anlatıyor: Bir grup Müslüman, Mekke'ye gitmek üzere yola çıktı. Giderken, yollarını kaybettiler. Artık ümitlerini kestikleri ve öleceklerini düşündükleri vakit, kefenlerini giydiler ve ölümü beklemek üzere yere uzandılar. Tam o esnada, ağaçların arasından bir cin çıkıp geldi ve şöyle seslendi: "Ben, Peygamberi dinleyen cemaatin son ferdiyim. O Peygamberin, şöyle dediğini duymuştum: 'Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona göz kulak olur ve ona yol gösterir, onu asla yüzüstü yerde bırakmaz.' Bakın; işte şu tarafta su var, yol da şuradan gider." diyerek onlara suyu ve yolu gösterdi.
Sayfa 410Kitabı okudu
Cinlerin Peygamber Efendimizin geldiğini haber vermesi:
Câbir b. Abdullah (r.anh) anlatıyor: Efendimizin nübüvvetine dair Medine'de duyulan ilk haber şu olmuştu: Medineli bir kadının, yanından ayrılmayan bir cini vardı. Bir gün cin, beyaz bir kuş suretinde gelmiş ve bahçe duvarının üzerine konmuş. Kadın cine demiş ki: "Yanımıza gelmez misin; konuşalım, ne var ne yok birbirimizi haberdar edelim?" Cin söyle karşılık vermiş: "Bak, Mekke'de yeni bir peygamber var; o zina etmeyi yasakladığı gibi bizim yeryüzünde kalmamıza da engel oluyor."
Sayfa 409Kitabı okudu
Reklam
-Ey Eşiya! Onlara şöyle söyle: Ben onların oruçlarını nasıl kabul edeyim? Haram yerler ve yalan söylerler. Namazlarını nasıl kabul edeyim? Benden başkasına sevgi duyarlar. Sadakalarını nasıl kabul edeyim? Başkalarının malından sadaka verirler. Dualarını nasıl kabul edeyim? Sözleri bir türlü, işleri bir baka türlü. Söyledikleri ile yaptıkları birbirine uymuyor.
Bize de bu ayetin müjdesi nasip olur mu ki?
Said b. Cübeyr (r.anh) anlatıyor: İbn Abbâs (r.anh), Taif'te vefat etmişti. Cenazesinde, bizzat bulundum. Daha önce hiç görmediğimiz türden bir kuş geldi ve naaşın içine girdi. Baktık, uzun süre çıkacak mı diye bekledik. Ama, çıktığı hiç görülmedi. Cenaze defnedildiğinde ise, kabrin ağzından şu âyetlerin okunduğu işitildi; ancak, kimin okuduğu anlaşılamadı: "Ey gönül huzuruna ermiş ruh! Sen Rabbinden razı, O senden razı olarak dön Rabbine! Sen de katıl has kullarımın içine, gir cennetime!" (Fecr, 89/27-30)
Sayfa 409Kitabı okudu
Subhanallah!
İbn Ömer (r.anh) anlatıyor: Hz. Ömer, düşman üzerine bir ordu gönderdi; başına da Sâriye adında bir komutan tayin etti. Bir ara, Hz. Ömer hutbe verirken aniden: "Ey Sâriye dağa sığın!" diye üç kere seslendi. Bir müddet sonra, ordunun elçisi geldi. Hz. Ömer, savaş neticesi hakkında bilgi istedi. Elçi şöyle dedi: "Ey Müminlerin Emîri! Bozguna uğramıştık. Tam o esnada üç defa: 'Ey Sâriye, dağa sığın!' diye bir çağrı işittik. Sırtımızı dağa verdik ve durum lehimize döndü de, Allah onları hezimete uğrattı.”
Sayfa 408Kitabı okudu
Hz. Enes anlatıyor: Hz. Ebû Bekir (r.anh), Zinnîre adlı cariyesini azat ettikten sonra, Zinnîre'nin gözleri görmez olmuştu. Kureyşliler ona "Lât ve Uzzâ gözlerini kör etti!" dediler. Zinnîre, onlara sert bir cevap verdi: "Yalan! Kâbe'nin sahibi olan Allah'a kasem ederim ki, Lat ve Uzza, hiçbir seye güç yetiremez, bir yararları da olamaz." Zinnîre, bunu söyledikten sonra Allah onun gözlerini açtı.
Sayfa 408Kitabı okudu
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.