زان زبون این دوسه کل دسته یم
که در کلزار مرحود بسته یم
Biz üzerimize gülistanın kapısını kapamışız; onun için şu iki üç deste gülün mahkûmu olmuşuz. Eğer bir an marifet bahçesine ulaşabilsek, bizim şu birkaç demet olan bil- gilerimizin ne kadar zayıf kaldığını en iyi şekilde anlardık.
Deniliyor ki insanların bilgileri siyah bir levhanın ortasındaki beyaz bir nokta gibidir. Bu nokta ne kadar büyürse kendisini çevreleyen siyahlığa o kadar temas eder. Binae- naleyh insan da ne kadar bilgisi çoğalırsa o kadar bilmediği şeylerle kuşatılmış olduğunu anlar ve bilmişliğinden utanır. Artık bazı hakikatleri inkâra kalkışamaz.
Ne zaman "şerh" kelimesini düşünsem aklıma ilk önce insan gelir. Nedense insanın bir muamma olduğunu ve bu sebeple tam manasıyla şerhedilemediğini, anlaşılamadığını düşünürüm.
Fıkranın bel kemiği binilen dalın kesilmesidir. Dal insan ömrünün, hayatın sembolüdür. Dalın üstüne oturmak ise kişinin her an ömür sermayesinden harcamasını anlatır. Yaşanılan her yeni bir gün, bu sermayenin azalmasıdır. Dalı kesen balta ise insanın ömrünü heba eden, boş işler ve günahı simgelemektedir. İnsan gayesiz ve başıboş yaratılmış bir canlı değildir. Kendisine verilen akıl nimetini yerinde kullanırsa vaktin ne kadar değerli olduğunun farkına varır ve balta mesabesinde olan günah ve mâlâyani işlerden uzak durur
Derviş içinde sefer ettikçe dışındaki seferi de güzelleşir.
İnsanlar onun elinden, dilinden, kalbinden emin olurlar.
İnsan, imtihanın bizatihi nimet olduğunu anlamaya başlar.
Böylece çekilen bütün sıkıntılar, çileler de ballaşır.