Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Profil
İnsan, ilahın ne olduğunu, Rabb'in ne anlama geldiğini, ibadetin neyden ibaret olduğunu, dinin neye dendiğini anlamazsa, şüphesiz ki Kur’ân-ı Kerim’in tamamı onun gözleri önünden, hiçbir şey anlaşılmayan gelişi güzel bir söz yığını gibi geçer gider. Bu durumda da kişi tevhidin hakikatini bilemez, şirkin anlamını kavrayamaz, ibadetini Allah’a has kılamaz ve dininde de ihlasla Allah’a yönelemez.
Allah İbrahim (aleyhisselam)'ın söylediklerini, yaptıklarını ve yaşadıklarını öncelikle ve özellikle son Rasulü için, genelde ise tüm Müslümanlar için önemli bir örnek ve model olarak anlatmıştır. O, gerçeği kavrayış tarzıyla, arınmasıyla, teslimiyetiyle, davet yöntemiyle, sabrıyla, takvasıyla... esenlik yolcusu olma arzusunda ve kararlılığında olanların en özel örneklerinden birisi olmuştur. Putperestlerle ve özellikle de kendisini ilahlaştırmış Nemrut ile mücadelesi; İslam davetinin hangi çizgide ilerlemesi gerektiğini, davetin hangi aşamalarında ne tür engel ve zorluklar yaşanacağını, bu zorlukların nasıl aşılacağını gösteren önemli bir referanstır.
Sayfa 303Kitabı okudu
Reklam
Hz. İbrahim'in Çağrısı
İbrahim (aleyhisselam)'ın bu ifadelere yansıyan kararı, "müşriklerden ve onların Allah’ı bırakıp de tapındıkları şeylerden uzaklaşması" (Meryem, 19:48), her şartta ve ortamda, İslam ile şirkin, hak ile batılın, doğru ile yanlışın, iyi ile kötünün ayrılığının gerekli kıldığı bir durumdan başkası değildi. Bir mü'minin hiçbir şekilde ve hiçbir gerekçeyle müşriklerin yanında ve onların himayesinde zillet içerisinde olamayacağının ifadesiydi. Tevhid-küfür mücadelesinde mü'minlerin olmazsa olmaz konumlarını belirleyen evrensel ilkeydi.
Sayfa 308Kitabı okudu
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Hamd Allah’a mahsustur. Ben sadece O’na hamd eder, O’ndan yardım ister, O’na iman eder ve yalnız O’na tevekkül ederim. Şahitlik ederim ki Allah’tan başka herhangi bir ilah yoktur. O birdir ve hiçbir ortağa sahip değildir. Kesinlikle bilin ki ileriye gönderilen bir gözcü, kendisini görevlendiren kimselere karşı asla yalan söylemez. Kendisinden başka hiçbir ilah bulunmayan Allah’a yemin ederim ki ben sadece sizlere değil, bütün insanlara gönderilmiş bir elçiyim. Allah’a yemin ederim ki uyur gibi öleceksiniz ve uyanır gibi diriltileceksiniz. Hepiniz hesaba çekileceksiniz. Daha sonra da ebedi olarak Cennete ya da Cehenneme konacaksınız.” Belâzurî, Ensâbu’l-Eşraf, 1/118; ibnu’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târih, 2/61.
Sayfa 207Kitabı okudu
İbn-i Kayyim (rahimehullah) “Yalnızca Sana ibadet eder, yalnızca Senden yardım dileriz” (1/Fâtiha 5) ayetinin 6 özelliği kapsadığını belirtir: 1- Yalnızca Allah’a kulluk etmek, 2- O’nun emrine ve insanlar için tayin ettiği yaşama tarzına uymak, 3- Heva ve hevese kul olmamak, 4- Beşerî görüşlere, fikirlere, onların hükümlerine ve izlerine tabi olmamak, 5- Allah’a kulluk hususunda yalnız O’ndan yardım istemek, 6- Bu hususta ne kendisinin, ne de başkasının güç ve kuvvetinden (Allah’tan başka hiç kimseden) yardım istememek.” (İbn-i Kayyim, Medâric, 1/54)
Sayfa 171Kitabı okudu
Allah âlemlerin Rabbidir
İnsanların bireysel ve toplumsal hayatlarında söz sahibi olan veya olmaya çalışan, bu özellikleriyle de Kur’ânî bir ifade olarak “Rabblik davasına kalkışmış” olan kişi veya kişiler; ancak yeryüzünün bir kısmında sözlerini geçirebilirler, sultaları ancak yeryüzündedir. Dolayısıyla onların Rablik davasına kalkışmalarına neden olan güçleri ve imkanları sınırlıdır. Halbuki Allah böyle değildir. Sadece yeryüzünün bir kısmında veya tamamında veya güneş sisteminde veya samanyolunda veya maddi varlıkların tamamı üzerinde değil, bütün bunların yanı sıra madde dışı varlıklar üzerinde de güç sahibidir. Çünkü hepsinin yaratıcısı ve sahibidir. Bu ve diğer başka nedenlerle tüm bunlar üzerindeki yegane otorite O’dur. O bütün bu âlemlerin Rabbidir.
Sayfa 169Kitabı okudu
Reklam
Tevhid, kişiyi yaratılmışlara kul-köle olmaktan, onlara bel bağlamaktan, onları korku ve ümit duyulacak makam olarak görmekten, ameli onlar için yapmaktan kurtarır. Gerçek anlamda izzet ve şeref budur. Böylelikle kul, tek ilah olarak Allah (subhânehu ve teâlâ)’yı tanıyıp kulluğunu bir tek O’na arzeder. O’ndan başkasına ümit beslemez. Yalnızca Rabbinden korkar, haşyet duyar. Yalnızca O’na yönelip tevbe eder. Böylece kul felaha/necata/kurtuluşa erer.
Sayfa 41 - Guraba yayınları
Geri113
205 öğeden 196 ile 205 arasındakiler gösteriliyor.