Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Bütün yiyecekleri, gerçek açlık olduğu zaman yemek gerekir. Henüz iştah varken de yemekten el çekilmelidir. Gerçek iştahı olduğunda da yemek varsa ertelememek gerekir. Çünkü iştah zamanı yenen yemek iyi hazmolur.
Yazın riyâzatla ki yemek, şarap ve cimâ azaltılır. Durgunluk ve dinlenme tercih edilir. Soğuk şerbetler ve gıdalar tercih edilir. Kusabilen kimseler birçok defa kusmalıdır. Ayrıca kuvvetli müshil içilmez. Yemişler suyu, hıyârşenber, şarâb-ı gül, şarâb-ı benefşe ve sufûf-ı benefşe yeterlidir.
Reklam
Havanın en iyisi de mutedil olanıdır. Çok sıcak ve soğuk olmamalıdır. Temiz olmalıdır, duman ve buhar karışmış olmamalı, deniz buharından ve göllerden ırak olmalıdır. Meşelerden ve yaramaz ağaçlardan, incir ve ceviz gibi, uzak olmalıdır. Kireç, külhan ve bunlar gibi ufunetlerden uzak bulunmalıdır. Bursa şehri sokakları gibi kokar ve kaba ağaçlar arası olmamalıdır. Yüksek duvarlar arası da olmamalıdır.
Bilinmelidir ki sağlığın ve hastalığın etkenleri altı tanedir. Tabibler bunlara “esbâb-ı sitte-i zarûriyye” yani “zorunlu altı sebep” derler. Bunların birincisi havadır. İkincisi yemek ve içmektir. Üçüncüsü hareket ve sakinliktir. Dördüncüsü a‘râz-ı nefsânîdir. Beşincisi uyku ve uyanıklıktır. Altıncısı istifrâğ, ihtikândır.
382 syf.
6/10 puan verdi
"Hayır!"da hayır vardır çoğu zaman
Alzheimer, ALS, romatoid artrit, demans, MS, kanser türleri ve bağışıklık sistemi problemlerinin, genetik altyapı veya çevresel etmenler yanında, hastanın baskılamasıyla, kendinden ödün vermesiyle, kendini görmezden gelmesiyle, yani kısacası "hayır" diyememesiyle ilişkili olduğunu ele alan bir kitap. Bu tezini de doktor-yazarımızın hastalarının hastalık geçmişlerini, aile yapılarını ve çocukluk travmalarını okuyarak öğreniyoruz. Tekrara düşen kısımlar mevcut. Kitap bence haddinden fazla uzun tutulmuş, bir de sürekli hastalık okumak, travma okumak, insanda "içim şişti" hissi uyandırıyor bir yerden sonra. Hastalıklarla alakalı temel bilgilendirmeler iyiydi. Fakat bana kalırsa tek başına okunası bir kitap değil. Bu kitabı okurken araya kurgu roman falan bir şeyler sıkıştırarak okuyun ki, hastalık hastası etmesin okuma süreci.
Vücudunuz Hayır Diyorsa
Vücudunuz Hayır DiyorsaGabor Mate · İletişim Yayıncılık · 2020917 okunma
Derdi veren Allah, o derdin devasını da vermiştir. O devayı bulacak kabiliyeti insanoğluna bahşetmiştir.
Reklam
eğer bir insan hasta olmak istiyorsa hasta olarak kalmalı yoksa onun elinden özgürlüğünü alırsınız ve şu tıp hastalık kadar suçsuz değildir..
Kıssadan Hisse
Bilimsel tevazu, takdir edilecek bir şey olmakla birlikte, hastalığa sebep sonuç modeliyle yaklaşmak kendi başına bir yanılgıya yol açmaktadır. Sağlığın hastalığa dönüşme yollarını veya hastalığın nasıl yeniden sağlığa dönüştüğünü tanımlayamamaktadır. Sufi geleneğinde on ikinci yüzyıldan Nasrettin Hoca'nın şu ünlü hikayesi anlatılır: Hoca bir sokak lambasının altında ellerinin üzerine çömelmiş bir halde bir şeyler aramaktadır. "Ne arıyorsun Hoca?" diye sorar komşuları. "Anahtarımı arıyorum," diye cevap verir Hoca. Komşular da bu arayışa katılırlar, lambanın etrafındaki her yer dikkatlice karış karış aranır. Anahtarı kimse bulamaz. "Baksana Nasreddin Hoca," der sonunda biri, "tam olarak nerede kaybettin anahtarı?" "Evde." "Peki o zaman neden dışarda arıyorsun?" "Çünkü burada, ışığın altında daha iyi görüyorum." Mikroplar ve genler gibi ayrık sebepleri araştırmak daha kolay (ve mali açıdan daha karlı) olabilir, fakat daha geniş bir bakış açısından bakmadığımız sürece hastalıkların etiyolojisi hep bilinmez kalacaktır. Dışarıda, ışığın altında yapılan bir arama bize sağlığın anahtarını vermez; karanlık ve bulanık bir yer olan içimize bakmamız gerekmektedir.
Sayfa 318
Eskiden Kaliforniya'daki Stanford Üniversitesi'nde çalışan bir moleküler biyolog olan Bruce Lipton'ın bilimsel öngörülerinin hastalık, sağlık ve şifa anlayışları üzerinde derin etkileri bulunmaktadır. Lipton, verdiği röportajların yanı sıra halka açık toplantılardaki konuşmalarında da izleyicilerine ters köşe bir bilimsel soru sormayı sever: "Tek hücrenin beyni neresidir? " Aldığı tipik cevap ise şu şekildedir: "Çekirdek tabii ki." Tabii ki çekirdek hücrenin beyni değildir. Beyin bizim karar alma organımızdır ve çevre ile arabağlantımızı kuran da beyindir. Tek hücrenin yaşamında beyin aktivitelerine benzer fonksiyonları yerine getiren şey çekirdek degil, hücre zarıdır. İnsanın embriyolojik gelişiminde, hem sinir sistemi hem de cilt aynı dokudan doğar: ektoderm (dış deri). Tek hücreler de kendi zarlarını hem cilt hem de sinir sistemi olarak kullanır. Tıpkı cilt gibi, zar da hücrenin iç ortamını sarıp sarmalayıp korur. Aynı zamanda, yüzeyinde de hücrenin duyu organları gibi hareket eden milyonlarca moleküler reseptör yer alır; Bunlar hücrenin dış ortamından gelen mesajları "görür", "duyar", "hisseder" ve -tıpkı beyin gibi- yorumlar. Ayrıca çevreden madde ve mesajların alınıp verilmesini de kolaylaştırır. Hücrenin "karar alma süreci" de hücrenin genetik malzemesinin yer aldığı çekirdekte değil, zarda meydana gelir. Bu temel biyolojik gerçeği kavradığımız anda, insanların davranışları ve sağlığı bakımından belirleyici olan tek unsurun genler olduğunu söyleyen popüler inanışı geride bırakabiliriz.
Sayfa 301
İşi yabancı antijenleri "hatırlamak" olan lenfositler, timüs bezinde serpilip gelişen T-hücreleridir. İnsanlarda bu hücrelerden milyarlarca bulunur. Bu hücreler ve arkadaşları olan lökositler "bedendeki her bir dokuyu, her bir hücreyi, her bir proteini tolere etmeyi öğrenmek durumundadır. Kandaki hemoglobini; pankreas tarafından salgılanan insülinden, gözdeki camsı cisimden ve diğer her şeyden ayırt edebilmesi şarttır. Haddi hesabı olmayan farklı türde istilacı organizmayı püskürtmeyi fakat yine de vücuda saldırmamayı başarması gerekir."
Sayfa 237
Reklam
İkinci beyin : Bağırsaklar
Sindirim kanalı veya bağırsak yolu, bir sindirim organından çok daha öte bir şeydir. Beynin duygusal merkezleriyle derin bir bağlantısı bulunan kendine ait bir sinir sistemine sahip duyusal bir aygıttır. İngilizcede duygusal bakımdan üzücü olayları tanımlamak için "bağırsak burkucu" şeklinde bir ibare kullanılır. Birçoğumuz çocukken tedirgin olduğumuz zamanlarda karnımıza ağrılar girdiğini hatırlarız. Sindirim kanalında hissedilen duygular, ister hoş ister nahoş olsun, vücudun dünyaya verdiği normal tepkinin bir parçasıdır - etrafımızda olup biten şeyleri yorumlamamızda bize yardımcı olur; güvende mi, yoksa tehlikede mi olduğumuz konusunda bize haber verir. Mide bulantısı ve karın ağrısı veya karnımızda ılık, rahatlık uyandırıcı bir his uyanması bizleri olayların anlamı konusunda yönlendiren duyumlardır.
Sayfa 190
Washington Üniversitesi araştırmacıları , Proceedings of the ACM on Interactive. Mobile , Wearable and Ubiquitous Technologies dergisinde yayımladıkları bir makalede , kulak memesi sıcaklığını kablosuz olarak izleyen ve cilt sıcaklığını izlemek için geleneksel akıllı saatlere kıyasla daha doğru bir alternatif sunan yeni bir giyilebilir cihaz geliştirdi. Küçük ve hafif oluşuyla öne çıkan küpe , oda sıcaklığını da ölçebilme özelliğine ve 28 günlük bir pil ömrüne sahip. Birincil işlevinin ötesinde sıcaklık değişimlerine bağlı stresi , egzersiz yapıldığını , yemek yendiğini hatta yumurtlama dönemlerini bile tahmin edebilen küpe , yeni nesil sağlık izleme çözümleri arasında öne çıkıyor. Bu yenilik akıllı giyilebilir cihazlar ile moda arasında yakın ilişkinin son ürünlerinden biri olarak dikkat çekiyor.
1.095 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.