Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Mu, Hun sefirine şehri ve sarayı göstermiş, bundan sonra şu suali sormuştu: "Çinde bu kadar kanunlar, hayat şartları ve merasim olduğu hâlde yine karışıklık eksik olmamaktadır. Hâlbuki Hunlar arasında bunlar tamamıyla aksinedir. Bunun sebebi ne olabilir? Buna Hun sefiri şu cevabı vermişti: "Bütün kanunlar, hayat şartları ve merasim halkın gözünü boyamaya, rüesanın büyüklüğünü göstermeye ve bütün halkı ezmeye yaramaktadır. Böylece halk rüesadan umduğunu ve istediğini bulamayınca, bunun sonucunda memnun olmayanların yapacağı hareket hiç olmazsa ortalığı karıştırmaktadır Hunlara gelince: Onlar arasında hayat tamamıyla başkadır. Orada başbuğ herkese eşit ve insanca muamele eder ve daima tebeasının menfaatini gözetmeye çalışır. Tabi bunun sonucu da rüesaya itimat ve hürmetten başka bir şey olamaz."
174 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
İçerisinde Türklere dair pek çok bilginin barındığı bir kitap. Bilinen ilk dönemlerde kullanılan diller, dinler, hukuk kuralları, inanış biçimleri, gelenekler yer alıyor. Türk Edebiyatı için önemli bir yere sahip olan destanlar, halk hikayelerine kaynaklık ediyor. Hem tarihi hem edebi bir nitelik taşıyan bir eser.
Türk Töresi
Türk TöresiZiya Gökalp · Ötüken Neşriyat · 20201,255 okunma
Reklam
Şâne, Türkleri Cucuan Tatarlarının hakimiyetinden kurtaran kahramandır. "Şâne" Moğolca'da kurt manasınadır. Börte Çine = Şâne "Bozkurt" demektir. Türkleri Ergenekon'dan, yani milli felaketten kurtaran bu Şâne adlı kahramandır. Hakaniye devletinin kurucusu olan Karluk Hakanları İslamiyet devrinde bile Şânenin evladı olmakla iftihar ediyorlardı.
Şâne MenkibesiKitabı okudu
Mukaddes ruh manasındadır. "Kutlu" sıfatı mübarek ve mukaddes manalarınadır. İnsanda "kut"un bulunması, İslamiyetle insanın kerim olmasının aynıdır. Zaten Arapçada "keramet" kelimesi de bereket ve kutsiyet kelimeleri gibi "kut" manasınadır.
Türklerde demir de mukaddestir. Ecnebi elçileri huduttan geçerken kızgın demir üzerinden atlatılırdı. Kurşun dökmek de kadınlar arasında hâlâ efsun için kullanılmaktadır. Bu da demir ayininden kalmadır. Bunlar sihri yok etmek içindir. Göktürklerde ve Moğollarda her sene muayyen günde hakana mahsus demir ocağı yandırılırdı. Bir demir parçası ateşte kızgın hale getirildikten sonra örs üzerine konulur. Hakan altın çekiçle bunun üzerine vururdu. Bu, Türklerin en büyük ibadeti idi. Bu ayinden sonra sevinçli bir bayram yapılırdı. Türkler "Ergenekon" dan çıkarken bir demirci ocakta demir eriterek kayayı delmiş, çıkmak için yol açmıştı. Göktürk Hakanları bu demircinin, yani "Börte Çine"nin torunları oldukları için, bu kurtuluş gününü bayram olarak kabul etmişlerdi.
Yakutlara göre, ateş bir peridir. Mutfak ocağının ateşi asla söndürülmez. "Ocağımız sönmesin" Türk'ün eski duasıdır. Bu ateş kazaen sönerse yakın akrabalardan, komşulardan alınır, yabancıdan alınmaz. Çünkü üç türlü ateş vardır. Bunlardan birincisi uğurlu, ikincisi ne iyi ne fena, üçüncüsü ise gayet uğursuzdur. Alınacak ateşin bu nevilerden hangisine mensup olduğu meçhul bulunduğundan yabancıdan ateş almak tehlikelidir. Her aile ocağın "Od Ata" ve "Od Ana" isimlerinde iki perisi olduğunu yukarda söylemiştik.
Reklam
Türklerce "su" da mukaddesti. Tsinlerin İmparatoru, Çin tahtına oturduktan sonra "Ben suyun bereketiyle hükümranım" demişti. Dede Korkut Kitabı'nda "Su Hakk-ı didarını görmüştür" diyor. Altay Türklerinin kozmogonisinde "iptida hiçbir şey yokken, yalnız Kara Han'la su vardı" deniliyor. O kozmogoniye göre, bütün Alem sudan yaratılmıştır. Su kâinatın ilk maddesidir. Cengiz devrinde, su mukaddes olduğu için çamaşırlar, kaplar suyla yıkanmazdı. Çamaşırlar kirlenince atılırdı. Kaplar otlarla temizlenirdi. Cengiz Yasası'na göre suya işeyen adam idam edilirdi.
Altay Türklerinin kozmogonisine göre "Tanrı Kara Han" yeryüzünün ortasında dokuz dallı ağaç yaratmış, bunun her dalının altında bir âdem halketmiştir. Bu dokuz âdemden insanların esası olan dokuz ırk üremiştir. Bu dokuz âdeme "Dokuz dedeler" denilir.
Türk Takvimi de Tsin dininden doğmuştur. Tsin Türkleri her on iki seneye "çağ" namını verirlerdi. Bu on iki seneyi, on iki hayvanın isimleriyle ifade ederlerdi. Bu hayvanların isimleri: Tavuk, At, Tavşan, Öküz, İt, Domuz, Maymun, Yılan, Sıçan, Pars, Koyun, Timsah'tır.
Türk TakvimiKitabı okudu
Altay Türklerinde iki türlü kurban ayini vardır. Biri her "hüş" kayın ağacına mahsus bir ormanda icra olunur. Bu ayinde yalnız erkekler bulunabilir. Kurban edilecek hayvanın da açık renkli olması şarttır. Halbuki evde yahut mezarlıkta icra edilen diğer bir kurban ayini daha vardır ki, bunda kadınlar da hazır bulunabilir. Görülüyor ki birinci nevi kurban ayini erkek dinine, ikinci nevi ise kadın dinine aittir.
Reklam
"Türk Oğuz Beyleri, budun işidin! Üze tengri basmasar, asra yir telinmeser, Türk budun, ilingin, törüngin kim artadı?" *** "Türk Oğuz Beyleri ve halkları işitiniz! Yukarıdan gök basmadıysa, aşağıdan yer delinmediyse sizin devletinizi ve müesseselerinizi kim yıktı?"
Orhun/Köktürk YazıtlarıKitabı okudu
"İkin ara idi oksız Köktürk ança olurur ermiş. Bilge Kağan ermiş, alp kağan ermiş. Buyruğu yime bilge ermiş erinç, alp ermiş erinç. Beğleri yime buduni yime tüz ermiş. Anı üçün ilig tutmış erinç. İlig tutup törüg itmiş." *** "İkisi arasında Göktürkler efendisiz (yani hür ve müstakil) oturuyordu. Bilici hakanlar idiler. Kahraman hakanlar idiler. Bütün buyrukları bilici idiler. Alp idiler. Bütün beyleri bütün halkları doğru idiler. Bunun içindir ki, bu kadar büyük bir devleti idare edebiliyorlardı ve devleti idare ederken kanunlar yapıyorlardı."
Orhun/Köktürk YazıtlarıKitabı okudu
Oğuz Han İlinin ve Halkının Sözleşmesi
"Oğuz neslinden ve Bozok oğullarından sadece bir kimseye kağan yaparlar, iki kişiyi kağanlığa yükseltmezler. Onun için kağan bir olsa il düzene girer, kağan iki olsa il bozulur. Evvelki bilgilər, ak sakallılar ve bilginliler demişlerdir ki, 'bir kına iki kılıç sığmaz' ve 'bir kadını iki erkek alıp oturamaz' ve 'bir yurda iki töre sığmaz'."
Sayfa 148Kitabı okudu
Oğuz Han İlinin ve Halkının Sözleşmesi
"Bir kişi suç işlese, suçlu olsa; o kişi Kağanın yakın akrabası olsa veya başka boylardan olsa; kağanın bir adamı gidip onu yakalasa, ona kağanın küçük kardeşi, oğlu ve beyleri hiç kimse el atmasın; onu esirgemesin ve korumasın. Beni isteyip geliyor, benden yardım istiyor diye onu herhangi bir kimse korursa, onu koruyan olursa, her kim onu korursa; o koruyan kişi kağanın eşiğine getirilip arkasına kılıç ile vurulup iki parçaya bölünecektir. Niçin mi? Bu görene göz, işitene kulak olsun. Bir daha böyle bir işi kimse yapmaya cesaret edemesin."
Sayfa 147Kitabı okudu
40 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.