... Taşı örtünün üstüne koydular. Her kabilenin temsilcisine örtünün bir tarafını tutturdular. Hep beraber örtüyü kaldırttılar ve yürüttüler. Taş, konulacağı yere geldi. Sonra mukaddes elleriyle taşı alıp yerine koydular. Herkes memnun, herkes saadet ve itminan içinde... Akıl ve hikmet de... Yapılır yapılmaz yine putlarla doldurulan Kabe, artık mübarek temel eşyasiyle meydanda: ötedenberi siyah örtülere bürülü. İlâhî sır mahfazası sekiz köşe içindeki mik'abı ibrahim ve İsmail Peygamberlerin topukları altından fışkıran Zemzem'i, Peygamber Babasının ayak izlerini taşıyan zemin üzerinde “Makam-ı İbrahim” i ve... Ve bembeyaz bir yakut hâlinde Cennetten gelip, sonradan, dünya karanlığına eş simsiyah kesilen “Hacer-ül-Esved” i, o mübarek Kara Taşlyle...
Köşe taşı :))
"Cameron ,gelenek nedir ?" "Gelenek Bay Nolan ; okul ,vatan ve aile sevgisidir . "Welton Derneği adayı George Hopkins.Onur nedir? "Onur itibar ve vazifenin ifasıdır!" "Disiplin nedir?" "Disiplin anne babaya ,öğretmenlere ve müdüre saygıdır :Disiplin içinizden gelir ." "Mükemmellik,Bay Peryy?" "Mükemmellik sıkı çalışmayla olur ,"mükemmellik bütün başarıların anahtarıdır,okulda ve her yerde ."
Reklam
"Dört esas bu okulun simgesidir ve bundan sonra hayatınızın köşe taşı olacaktır ." "Gelenek! Onur! Disiplin! Mükemmellik!"
Sayfa 7 - NolanKitabı okudu
60 syf.
5/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Ayfer KARAKAŞ, 1979 Adana, Kozan doğumludur. Çukurova Üniversitesi'nde Sosyal Bilgiler Öğretmenliği okumuştu. Bir dönem Adana Toros Gazetesi'nde köşe yazarlığı yapmıştır. Son Gemi adlı e-dergide şiir editörlüğü görevini yürütmüştür bir süre. Şiirleri, öyküleri ve inceleme yazıları Akatalpa, Eliz, Kurşun Kalem, Ecinniler, Şiiri Özlüyorum, Sin
Ölü Geyikler İçin Eleji
Ölü Geyikler İçin ElejiAyfer Karakaş · Klaros Yayınları · 20193 okunma
"Malesef Türkler"in gelmişi geçmişi hep aynı...
Asıl mesele şu: Bu kadın, yalıda aşçıya, uşağa, kayıkçıya hep 'Esek Türk' diye çıkışırmış. Mustafa'nın anasından yana hıncı var. Bu yazın karı gene Mustafa'ya 'vahşi Türk, eşek Türk' diye söylenirken -kavga bahçede oluyor- Mustafa kendini tutamaz, yumruğu karının sol gözünün üstüne çalar. Hıncını alamaz, bir de saçlarından tutup başını yalının köşe tahtasına vurur. Bağırma çağırma kıyamet, polisler, Mustafa'yı çalyaka götürürler. Kanlar akar. Zavallı adamı Beyoğlu'nda Arabyan Hanına atarlar, basarlar köteği...-Çünkü karının ecnebi ahbapları var- Sonra muhakemeler, bir şeyler, bilmem kaç sene hapis. Anladın ya. Mustafa'nın karısı iki sene evvel ölmüş. Çocuk açıkta kalır. Spor kulübünden biraz yardım ederler. Öteki beriki beş on kuruş verir fakat kimse evine almaz. Nihayet bu mektebe yalvarırlar işte. Üç gün evvel koydurdular. Sen işe bak. O karının bir haftadır mektebe gelmeyen oğlu dün bir bugün iki gelip de Tahsin'i burada görünce ilk işi sınıftan çıkar çıkmaz, "Eşek Türk" diye bağırmak olmaz mı? Hatta üstüne de yürür. Tahsin de yerden taşı kaptığı gibi suratının ortasına budur diye yapıştırır. Oh olsun. Keşke gözü çıksaydı...
"Benimle , benden önce geçen peygamberlerin durumu aynen şuna benzer: Adamın birisi bir ev yaptırmıştır. O, bu binayı tamamlamış, süsle­yip donatmış, ancak bir köşetaşı yerini eksik bırakmıştır. O şahane evi görmeye gelenler, binanın içinde gezip dolaşırken, gözleri bu eksik ka­lan yere ilişince: "Bina çok güzel olmuş; ama, ah bir de, şu köşe taşının ye­ri boş bırakılmış olmasaydı!." demekten kendilerini alamazlar. İşte ben, yeri boş bırakılan o köşe taşı gibiyim. Ve ben, Peygamberlerin sonuncusu­yum (ve ene hatem'ün-nebiyyin)"
Sayfa 80
Reklam
601 öğeden 451 ile 460 arasındakiler gösteriliyor.