Okullar insana bütün istediklerini öğretemeyeceğine göre, insanın kendi kendine öğrenme ilkesine dört elle sarılması gerekir. Bunun için özgür okumalar her gün, koşullar ne olursa olsun, düzenli olarak uygulanır.
Bu çocukların birer Atatürk olması herhalde temenniye değer bir şeydir. Amma Atatürk olmak güçtür. Biz onları Atatürk'ün parçaları olmak için yetiştiriyoruz.
Geriye dönüp sormak isterim; Köy Enstitüleri kapatılırken neredeydi bu okullardan yetişen aydınlar ?
Şimdi, eğitim sektörleştirilirken, yabancılara devredilirken, hatta Lozan delinirken nerde devlet okullarından yetişen aydınlar?
Köy Enstitüleri açıldı. Gün yüzü görmemiş köylerden çocuklar gelip doluştular oraya. Yeni bir okuma türü, yeni bir hayat... Bozkır bir canlandı, Türk milleti ayağa kalkıyordu. Yüzyıllık uyuşmuşluğundan utanıyordu. Çocuklar, Enstitüye türküleriyle, oyunlarıyla, sesleriyle, güzel görenekleri, gelenekleriyle geliyordular. Gerçekten bu topraktan olan ne varsa biraz daha güzelleşiyordu. Yobaz, milliyetçi kisvesine girip, ağa kisvesine girip, politikacı olup Enstitülerle savaşa başladı. Onu yıktı. Hani milliyetçiydiler ya! Milliyetçi insan, gün ışığına kavuşan bir milletin çocuklarına, onların yaptıklarını reva görür mü?
Bütün mesele gerici, sömürücü düzen sarsılmasın... Ne olursa olsun halk sömürücülerin elinden kurtulmasın.
Köy Enstitüleri azıcık daha, bir on yıl daha kalsaydı, onların bekledikleri dağa kar yağacaktı. Halk, toptan okumuş olacaktı. Türk halkı ağaların emrinde Mısırlı köleler gibi çalışmayacaktı. Buna izin verirler mi?