Önümde duran, kapüşonunu başına çekmiş adamın küfürlü cümleler kurduğuna ve adının Zekeriya olması kuvvetle muhtemel kişiye doğru okkalı bir tükürük biriktirdiğine ve sonra o tükürüğü sıranın solundaki boşluğa, asfaltın kırağı tutmuş parlak yüzüne hışımla yolladığına tanık oldum. Sıra bozulmuş, herkes merdivenlerin önünde birikmeye başlamıştı. Söylenmelerden tıkanmış ve yakınmalardan oluşan biçare uğultu, yandaki yolda ilerlemeye çalışan araçların homurtusuna ulaşmıştı ve artık umudun zerresi kalmamıştı. Sıradan çıkıp yürümeye başladım. Silahlı ve tehlikeli iki polis, nereye gideceğini pek kestiremediği için dağılmakta tereddüt edenleri kuşkulu gözlerle süzüyordu. Ata yadigârı kadim bir ormanda, asırlık bir meşe ağacına yaslanmayı hayal ederek polislerin yanından geçtim. Potansiyel tehlikeden, kalabalıktan uzaklaştığım için beni pek önemsemediler. Hatta yüzüme bile bakmadılar. Soğuk artmıştı. Pabuçlarım eskimişti. Sevgilim yoktu. Hiç olmuş muydu, şimdi söyleyemem. Aslına bakarsanız ben bu kuyruğa niye girmiştim, onu da bilmiyorum.
Sayfa 37 - YokyolcuKitabı okudu
Filmin başlangıç noktasında Neo, hayatı boyunca kuralların sınırlarını zorlamış bir karakterdir. Görünenlerin ötesindeki bilinmeyeni hisseden, ama nasıl ilerleyeceğini bilmeyen ve arayışın içinde kaybolmuş bir kişidir. Rüya görürken rüya gördüğünü fark eden, ama bundan emin olamayan ve nasıl uyanacağını da bilmeyen bir kişi gibidir. Morpheus ve
Reklam
Niye gece seyahati oluyor? Gece, Araplar'ın sevdiği bir yolculuk zamanıdır. Çünkü Arapların diyarı gündüzleri çok sıcak olur, insanın gündüzleri yürümeye mecali olmaz. Ayakları kumlara, yüzü terlere batar. Güneşin altında kurur kalır, ölür gider. Güneș çarpar, mahvolur Gündüzleri çok sıcak, tahammül edilemeyecek, tahammül fersâ, meşakkatli olduğu için Araplar umumiyetle geceleri değerlendirirlerdi, geceleyin yola çıkarlardı. Güneş battıktan sonra kervanlarıyla harekete geçerler, o gecenin serinliğinde tıngır tıngır develerin çanlanı çala çala kervanlarla, yollarını gece alırlar. Arabın yâ leyli, derler. Ya leyl, "Ey gece!" diye geceye çok methiyeler yazmışlar, ilâhiler okumuşlar, șiirler yazmışlar. Ya leyl diye türküler tuttururlar, develeri heyecanlandıracak kasideler okurlar; gecenin serinliğinde onları okuya okuya, yıldızları seyrederek, mehtap varsa mehtabı seyrederek seyahat ederler. Gece seyahatleri onlarda meșhurdur.
"Ne zaman umursayacağını öğrenmek zorundasın... ve ne zaman vazgeçmen gerektiğini..."
Şunu da belirteyim ki, sonunu bildiğimiz bir filmin başını seyretmek, ek doyumlar getiriyordu: Gizemlerin ve dramların çözülmesini değil, doğuşunu keşfetmek.
Hazar ülkesi Arapların doğal ilerleme yolu üzerinde bulunmaktaydı. Arapların kafkas engeline vardıklarında düzenli bir ordu tarafından karşılandıklarını ve bu ordunun onların Avrupa yönünde ilerlemesini durdurduğunu bilmekteyiz. O güne kadar peş peşe zafer kazanan Müslümanlar, Hazar kuvvetleri tarafından karşılanmış ve durdurulmuştur. Eğer Kafkasların kuzeyinde Hazarlar bulunmasaydı, Avrupa uygarlığının doğudaki temsilcisi olan Bizans, Araplar tarafından silinip süpürürlecek, bugün okuduğumuz Hristiyanlık ve Müslümanlık tarihide çok daha değişik bir tarih olacaktı.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.