Aynaya bakıp saçınıza aklar düştüğünü görürsünüz. Geriye, şimdiye dek yaşadığınızdan daha kısa bir ömrünüz kaldığını. Ve içinizden şöyle dersiniz: Nasıl böyle çabuk geçti?
Chris nereye gitti? O sabah bir uçak bileti almıştı. Bir banka hesabı, giyecek dolu çekmeceleri ve kitap dolu rafları vardı. O, bu gezegende belli bir zamanı ve mekânı dolduran, gerçek, yaşayan bir insandı ve şimdi birdenbire nereye gitti? Krematoryumun bacasından mı uçtu? O, geri verdikleri küçük kemik kutusunda mı? Tepedeki bulutlardan birinin
“Size fena şeyler söyleyebilir miyim?.. Sizi sevdiğimi, deli gibi, ölecek gibi sevdiğimi söylemek fena bir şey mi? Şaşırmayın... İhtimal kulaklarınız böyle sözlere alışık değil... Fakat yalnız kulaklarınız... Kendinize itiraf
etmeseniz bile, ruhunuzun bu sözlerime yabancı olmadığını tasdik edeceksiniz... Bakın, bağırmıyorsunuz... Yanımdan
1. Utanç bir prangadır. Kendini azat et.
2. Yeteneklerin hakkında endişelenme. Sevme yeteneğin var. Bu yeter.
3. Diğer insanlara karşı nazik ol. Evrensel boyutta onlar sensin.
4. İnsanlığı teknoloji kurtarmayacak. İnsanlar kurtaracak.
5. Gül. Sana yakışıyor.
6. Meraklı ol. Her şeyi sorgula. Şimdinin gerçeği gelecekte bir hikaye olacak sadece.
7.
“Sizi eve bıraktıktan sonra tekrar caddeye çıktım. Caddedeki kalabalık beni sahiden sıktı. Ben ikide birde böyle oluyorum, bazan bütün
insanları boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum, bazan da hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum. Bu nefret filan değil... İnsanlardan nefret etmeyi düşünmedim bile... Sadece bir yalnızlık ihtiyacı. Öyle