Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Süleyman Yağmur

Süleyman Yağmur
@kucukenistesuphi
7 okur puanı
Ocak 2017 tarihinde katıldı
Çünkü sadece kendi kaderlerini bir gizem olarak yaşayabilenlerin gerçek anlamda yaşadıklarına inanıyorum.
Sayfa 67 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ait olduğum kesimin normlarını ve kalıplarını boş bulduğum için artık ne kendimden ne de başkalarından utanıyorum. Onur, suç, günah gibi kavramlar bir anda soğuk, metalsi bir tını kazandı.
Sayfa 67 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Hayır, artık asla o insan olmak istemiyordum, geçmişteki o hatasız, duygusuz, dünyadan kopuk centilmen olmak istemiyordum, suçun ve dehşetin tüm derinliklerine dalacak olsamda artık gerçek yaşamı istiyordum!
Sayfa 66 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yüreğimdeki kabuğu kırdıktan sonra bir anda her şey benim olmuştu, kendimi bırakmamın, kendimi armağan etmenin sevinci içimde kabarıyordu. Birilerini sevindirmenin ve bundan sevinç duymanın ne kadar kolay olduğunu hissediyordum: İnsanın kendini açması yeterliydi, insandan insana canlı bir akış başlıyordu hemen, yükseklerden derinlere iniyor, derinlerden tekrar sonsuzluğa yükseliyordu.
Sayfa 63 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Sarılabilecekleri herhangi bir şeyin olduğu hissetmek yalnızlar için, kendi içine hapsolmuş insanlar için ne mucizevi bir şeydi.
Sayfa 51 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Orada öylece durup gözlerimi titreşerek dönen ışıkların yansıdığı meydana dikmiş, parlaklığın çekimine kapılarak bir an için başını çeviren her insana bulunduğum ışıklı adacığın içinden budalaca bir beklentiyle bakıyordum. Fakat bütün bakışlar üzerimden umursamazca kayıp gidiyordu. Kimse beni istemiyor, kimse bana yaklaşmıyordu.
Sayfa 47 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Şimdi kendimi açmam, kendi içimden fırlayıp çıkmam, bir sözcükle, bir bakışla kendimi anlatmam, dışıma taşmam, kendimi elden çıkarmam, teslim etmem, basitleştirmem, çözmem gerektiğini hissediyordum suskunluğun, beni bu sıcak, akışkan, canlı unsurdan ayıran sert kabuğundan kurtarmalıydım kendimi bir şekilde.
Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Ah, ne olursa olsun bu canlılığın içine dalmalıydım, başkalarının bu nabız gibi atan, gülen, soluk alan tutkusuna bir şekilde bende katılmalıydım, ne olursa olsun ben de içlerine karışmalı, damarlarında akmalıydım; kalabalığın ortasında iyice küçülmeli, adsızlaşmalıydım, dünyanın kirinin içinde bir tekhücreliden ibaret kalmalıydım, on binlerle birlikte çamurların içinde zevkten titreyerek kıvılcımlanan bir yaratık olmalıydım ne olursa olsun bu bereketin, bu anaforun içine atlamalı, kendimi kendi gerginliğimden bir ok gibi fırlatmalıydım bilinmeyenin içine doğru, beraberliğin göklerine doğru.
Sayfa 42 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
tutkumun sadece körelmiş olduğunu, toplumsal çılgınlık tarafından, dayatılan centilmenlik ideali tarafından çiğnenmiş olduğunu anladım, ama yaşamın sıcak nehirleri, çok derinlere gömülmüş kanallardan ve çeşmelerden de olsa diğer herkeste olduğu gibi benim içimde de akıyordu. Ah, canlılığım her zaman vardı elbette, sadece yaşamaya cesaret edememiştim, kendimi boğazlamış ve kendimden gizlemiştim; fakat şimdi bütün o baskı altındaki güç patlamıştı, yaşam denen o zenginlik, o tarifsiz kuvvet bana galip gelmişti.
Sayfa 36 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Çünkü aslında satrancın çekici yanı, stratejisinin birbirinden farklı iki beyinde ayrı ayrı gerçekleşmesidir, bu tinsel savaşta siyahın beyazın manevralarını bilmemesi, bu yüzden de sürekli anlamaya ve önlemeye çalışmasıdır; öte yandan beyaz da siyahın gizli amaçlarını aşmak ve engellemek çabasındadır.
Sayfa 53 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Hem ayrıca, bu dünyada bir zamanlar bir Rembrandt'ın, bir Beethoven'in, bir Dante'nin, bir Napoleon'un yaşadığı hakkında en ufak bilgisi bulunmayan birinin kendini büyük bir insan sayması son derece kolay değil midir?
Sayfa 10 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
"Biz burada eskiden hepimiz kardeştik," dedi Serdar Bey bir sır verir gibi. "Fakat son yıllarda herkes ben Azeriyim, ben Kürt'üm, ben Terekemeyim, demeye başladı. Elbette burada her milletten insan vardır. Terekemeler, Karapapak da deriz, Azerilerin kardeşidir. Kürtler, biz aşiret deriz, eskiden Kürtlüğünü bilmezdi. Osmanlı'dan kalma yerli de 'ben yerliyim!' deyip gururlanmazdı. Türkmenler, Posoflu Lazlar, çarın Rusya'dan sürdüğü Almanlar, hepsi vardı da kimse kim olduğuyla gururlanmazdı. Şimdi herkes daha fakir ve daha gururlu."
Sayfa 30 - İletişimKitabı okudu
Bizi samimiyetin hastalık olduğuna inandırmaya çalışıyorlar. İnanınca, herkes gibi olunca, aptallaşınca iyileşiyoruz.
Sayfa 110 - İletişimKitabı okudu
Hep ölçülü-biçimli mi davranmak gerek? Kim demiş?
Sayfa 18 - YKYKitabı okudu
Doğru, hep başkayız. Ayak bastığımız her yer dünyanın merkezi oluyor. Her şey bizim çevremizde dönüyor...
Sayfa 15 - YKYKitabı okudu
31 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.