Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Elbette ki Allah dostlarının, velilerin Allah’a olan âşıklığını, sadakatini örnek almamız ve Allah’a onlar gibi âşık kul olmamız gerekir. Bilmemiz lazım ki Allah’ın vahyinin bir zerre bile dışına çıkmamak, bütünüyle Resulullah (s.a.v.) Efendimiz’e tabi olup onun yaptığı gibi yapmak velayetin ölçüsüdür. Bu yüzden istisnasız her veli mutlaka Resulullah (s.a.v.) Efendimiz’e uymuş, onun gibi yapmaya çalışmıştır. Yoksa Allah’a dost olamazlardı. Az önce söylediklerim geçmiş zamanda yaşayan velilere ithaf edilen sözler içindir. Bunları söylerken velilere bakışımızın nasıl olması gerektiğini izah ediyorum.
Tanrı böyle yaratmış seni Sen yılan olmaya mahkûm Gecenin ta kendisi Kara kaderlerin çerçisi Zafer anıtlarının güvesi Mutlu ülkelerin sfenksi Göğdende ölüm zehirli bir ağıt gibi Ve insanoğlunun karşısında Kül kedisi
Reklam
Tanrı böyle yaratmış seni Sen yılan olmaya mahkûm Gecenin ta kendisi Kara kaderlerin çerçisi Zafer anıtlarının güvesi Mutlu ülkelerin sfenksi Göğdende ölüm zehirli bir ağıt gibi Ve insanoğlunun karşısında Kül kedisi
Yılan
... Tanrı böyle yaratmış seni Sen yılan olmaya mahkûm Gecenin ta kendisi Kara kaderlerin çerçisi Zafer anıtlarının güvesi Mutlu ülkelerin sfenksi Göğdende ölüm zehirli bir ağıt gibi Ve insanoğlunun karşısında Kül kedisi
Sayfa 39
ŞUURSUZCA KILINAN BİR NAMAZ BATIL MIDIR?
* Soru: Sen namazın sahih olması için kalp huzurunu şart koşar ve bu olmadığı takdirde namazın geçersizliğine hükmedersen, fıkıh âlimlerinin icmâına karşı çıkmış olursun. Çünkü onlar kalp huzurunu sadece namaza giriş tekbirini almasını hasretmişlerdir. Bunu nasıl açıklarsın? * Cevap: Bu eserimizin ilim bahsinde fıkıh âlimlerinin iç âlemle uğraşmadıkları, kalpleri yarıp içlerine bakmak gibi bir görevleri bulunmadığı, âhiret yoluna karışmadıkları, dini hükümlerin dış görüntülerini organlarının işlevlerinin dıştaki yansımalarına dayandırdıkları, amellerinin zâhiren yerine getirilmesinin insanları ölüm cezasından korumaya yettiği, âhirette fayda sağlayıp-sağlamayacağı fıkıh ilminin sınırları dışında kaldığı geçmişti. Burada bir icmâ olduğundan söz etmek de mümkün değildir. Nitekim Ebû Tâlib-i Mekkî, Bişr b. Hâris kanalıyla Süfyân-i Sevri'nin şöyle söylediğini aktarmaktadır: "Huşû duymamış kişinin namazı fâsittir." Hasan-ı Basri de şöyle der: "Kalp huzurunun bulunmadığı her namaz azaba çok daha yakındır." Muâz b. Cebel de şöyle diyordu: "Namazda iken sağında ve solundaki kişileri tanımaya çalışanın namazı bâtıldır." Rasûlullah -s.a.v.-'in de şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Kul namaz kılar, ama namazın altıda biri, onda biri kendisine yazılmaz. Kula, namazından ancak şuûruna erebildiği kadarı yazılır." Eğer bu sözler, Peygamber -s.a.v.-'den başkasından duyulsaydı muhakkak yine benimsenirdi. Peygamber'den duyulduğuna göre bu sözlere nasıl sarılınmaz?
kül sözler
V dedim: külden bir aşktım ben ölümün mor dudağında çürüyen... bir üzünçtüm ben, anla!
Reklam
Bedruddin Ebu'l Berakat el-Ğizzi, "el-Mirah fi'l-Mizah" isimli eserinde şöyle der: "Kardeşler, dostlar ve yaren arasında mizah yapmak menduptur. Zira bu, kalbi neşelendirir ve dinen istenen "kaynaşma"yı sağlar. Tabi ki bu mizahlarda iftira, onur kırıcı sözler ve küfür bulunmamalıdır. Çünkü böyle olumsuz hususlar içeren mizah, sevgiye, kaynaşmaya, yakınlaşmaya değil; kine, zıtlaşmaya ve uzaklaşmaya sebep olur." Kitabın ileriki satırlarında da şöyle der: "Mizahın lüzumundan fazlası ve ısrarla atışmaya neden olanı zemmedilmiştir. Çünkü böylesi mizah muhatabın hakkına riayetsizliğine, araların açılmasına, ilişki ve iletişimlerde soğuk yellerin esmesine sebep olur." Bundan anlıyoruz ki haddini aşan, seviyesi düşük mizah, kişilik ve vakarı zedeler. Nitekim öncekiler, mizahla ilgili şu hikmetleri ifade etmişler: "Mizah, ateşin odunu yakıp kül edişi gibi saygınlığı bitirir." "Mizahı çok olanın saygınlığı yok olur."
William Shakespeare 23 Nisan 1564’te Stratford-Upon-Avon’da doğan Shakespeare’in yaşamı hakkında bildiklerimiz kilise, mahkeme ve tapu kayıtları gibi resmi belgelerle çağdaşlarının onun kişiliği ve eserleri hakkında yazdıklarına dayanır. Hali vakti yerinde bir esnaf olan, aynı zamanda yerel yönetimde sulh hakimliği ve belediye başkanlığı gibi
İsmail Hakki Bursevi - Ruhul Beyan - Lokman Suresi 6-9 Ayetler
6. İnsanlardan öyleleri var ki, herhangi bir ilmî delile dayanmadan Allah yolundan saptırmak ve sonra onunla alay etmek için boş lâfı satın alır. İşte onlar için küçük düşürücü bir azap vardır. 7. Ona âyetlerimiz okunduğu zaman, sanki bunları işitmemiş, sanki kulaklarında ağırlık varmış gibi büyüklük taslayarak yüz çevirir. Sen de ona acıklı bir
Sayfa 348 - Damla Yayınevi, 6.ciltKitabı okuyor
kül sözler V
külden bir aşktım ben ölümün mor dudağında çürüyen... bir üzünçtüm ben... anla!