Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Allâh'tan başka şeylere itaat edenler, itaat ettiklerini çok severler.
Yüce Allâh mealen buyuruyor : وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَتَّخِذُ مِنْ دُونِ اللّٰهِ اَنْدَادًا يُحِبُّونَهُمْ كَحُبِّ اللّٰهِۜ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اَشَدُّ حُبًّا لِلّٰهِۜ وَلَوْ يَرَى الَّذ۪ينَ ظَلَمُٓوا اِذْ يَرَوْنَ الْعَذَابَۙ اَنَّ الْقُوَّةَ لِلّٰهِ جَم۪يعًاۙ وَاَنَّ اللّٰهَ شَد۪يدُ الْعَذَابِ (Tüm bu gerçekleri bilmelerine rağmen) insanlardan öylesi vardır ki; Allah’ın dışında birtakım varlıkları Allah’a denkler/ortaklar edinir de onları Allah’ı sever gibi severler. İman edenlerin Allah’a olan sevgisi ise çok daha kuvvetlidir. O zalim olanlar azabı gördüklerinde kuvvetin tamamının Allah’a ait olduğunu ve Allah’ın çetin bir azap sahibi olduğunu anlayacaklardır. (2/Bakara, 165) Herhangi bir varlığı Allah’ı (cc) sever gibi ya da Allah’tan (cc) daha fazla sevmek, affedilmez günahlardan olan şirkin kısımlarındandır. Kıyamet Günü müşriklerin yaşayacağı pişmanlıkların başında salih insanları, onların ruhaniyetini ve onları temsil eden put/türbe/kabir gibi şeyleri sevgi, korku, fayda bekleme ve zararı defetmede Allah’a (cc) denk tutmak gelir. (bk. 26/Şuarâ, 96-98; 71/Nûh, 23)
Kul Allah'ı her şeyden daha yüce, daha azametli bulmalı. Yani, Allah'ı her şeyden daha fazla sevmeli, boyun eğmeli, alçak gönüllülük göstermeli ki, insanoğlu KUL olabilsin. Kul bilmelidir ki. Allah'tan başkasına beslenen aşırı sevgi aldatıcı, aşırı saygı da çirkin ve batıldır.
Reklam
Allâh'tan başkasına kul olanları Allâh Rasulü böyle vasıflandırıyor:
"Paranın kulu yüzüstü sürünsün, helâk olsun! Dinar'ların kolu yüzüstü sürünüp helâk olsun! Şatafatlı, gösterişli elbiselerin kulu yüzüstü sürülsün ve helâk olsun! Yıkılıp başı aşağı gelsin. Bir kötülüğe uğrarsa kurtulmasın ki o, kendisine verildiği zaman razı olur, verilmezse kızar ve gazaplanır..."
Buhari, Cihad: 7; Rikak: 10; İbn Mace, Zühd:8.Kitabı okudu
Allah, "kendisine güvenilecek","kendisinden yardım istenecek", "Yalvarılacak", "korkulacak", "umut bağlanacak", "kulluk edilecek", "kalplerin yöneleceği", "Her kımıldama ve güç belirtisinin kaynaklandığı", "Kendisinden yine kendisine baş vurulabilecek" olan yegane mercidir.
Hiç bir değişiklik yok.
İbn Teymiyye'nin yaşadığı asırda tasavvuf denilince fena, sekr, cezbe, vecd, vahdet-i vücut, sema, hırka, silsile, tarikat merasimi, tek­ ke adabı ve usulü, türbe ve yatır ziyareti, ermişlerden medet umma, evliyayı Allah katında şefaatçi ve aracı kılma, gayba erenler v.s. gibi hususlar anlaşılıyordu."' İbn Teymiyye "İslam'ın ilk şeklinde yok" diyerek bunları reddeder. Buna karşılık Kur'an ve hadislerde çokça geçen velayet, kulluk, takva, rıza, tevekkül, ihsan, sıdk, salah, muhab­ bet ve ihlas gibi terimlere ağırlık verir. Allah ve resulü ile olmak, on­ları sevmek ve onlar tarafından sevilmek İbn Teymiyye'de tasavvufun alternatifini oluşturur.^
Bir kimse dinî hakikatlerden bir bölümünü kabul, bir bölümünü inkâr ederse, inkâr ettiği oranda, Allâh'a yakınlık makamını kaybeder...
Reklam
Tevhid kulun kalbinde güçlendikçe, imanı, güveni, tevekkül ve yakini de o derece güçlenir. İnsanların kalplerinde oluşan korku kalplerindeki "şirk"tendir. İlah[ımız], yalnız kendisine kulluk edilen; sevgi, iman ve korkuyla ümit bağlanılan Allah'tır. Kalp, Allah'ı severken diğer şeyleri sevmez. Allah'tan başkasına dua edip O'na tevekkülde bulunmaz ve başkasından bir şey dilemez ..
Süfyan b. Uyeyne'ye sorulmuş:
"İnsanlardan kendi şehvet ve isteklerine tâbi olanlar, nasıl oluyor da uydukları şeylere şiddetle bağlı oluyorlar?" Cevap vermiş: "Yüce Allâh'ın, 'Hakikatimizi reddetmeleri sebebiyle kalplerine altın buzağı sevgisi doldurmuştu.' Ayetininin ve daha başka birçok ayetleri unuttunuz mu?"
Bir kimsenin haktan (doğru yoldan) sapmasının en temel sebebi; Kendi hükümlerini, Allah tarafından indirilmiş olan hükümlerin önüne geçirmesi ve kendi görüş ve arzularını, Allah'ın emirlerine uymaya tercih etmelesidir.
Amellerin İhlas ile Yapılması
Hanginizin daha iyi amel işleyeceğini denemek için..."(mülk suresi,2) ayeti hakkında Fudayl ibnu İyad dedi ki: "En halis olanı ve en doğru olanıdır. En halis ve en doğru olan ne demektir ey Eba Ali, diye sorulunca şöyle cevap verdi: Amel doğru olur ancak ihlaslı olmazsa kabul olunmaz.İhlaslı olur fakat doğru olmazsa ihlaslı ve doğru yapılıncaya kadar yine kabul olunmaz. İhlas Allah için olması, doğru ise Sünnet'e göre yapılmasıdır." (İbn Teymiyye)
Sayfa 15 - Köklü Değişim YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Kalbler; - Ancak O'na kulluk (ibadet) etmeleri sayesinde başka bir mâbuda ihtiyaç duymaz. - Yalnızca O'ndan yardım isteyerek de, başkalarına boyun eğme zilletinden kurtulur. Eğer kul bu halde değilse, zavallı bir günahkârdır. Bu halden ancak Rabbine itâatte bulunarak kurtulabilir. İşte insanın hali budur. Muhtaç ve yoksundur, ama yine de yazık edip durmadan hatâ işler. Bu yüzden her zaman için Rabbine muhtaç olmaktan kaçınamaz. Bol bol bağışlarını serecek olan O'dur. Kulun da istiğfar etmesi lâzım.
İslâm Dini iki temel üzerine kurulmuştur: 1 - Ortağı olmadığı halde tek olan Allah'a kulluk / ibadet etmemiz ve 2 - O'nun şeriat olarak koyduğu dine göre kullukta bulunmamız ki, bu da peygamberlerin vâcib veya müstehab olarak emrettikleri şeylerdir. Bu sebeple Hz. Muhammed'in nübüvvetinden sonra Allah'ın şeriat olarak koyduğu vâcib ve müstehablara göre kulluk etmeyen hiç kimse müslüman değildir. Bütün vâcib ve müstehab emirlerde aranılan kaçınılmaz şart, bunların yalnızca âlemlerin Rabbi için yapılmasıdır.
Sünnet'e sarılmak, kurtuluştur. Çünkü sünnet, İmam Mâlik Rahimehullah'ın dediği gibi Nuh'un gemisidir; ona binen kurtulur, ondan geri kalan ise boğulur.
247 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.