208 syf.
7/10 puan verdi
Ne zaman kitabın adını görsem aklıma bizim köy enstitüleri gelir. Finlandiya'da olan kadar büyük bir oluşum değildi belki ama seneler içinde biz de şu ankinden çok daha kültürlü ve ahlaklı nesiller meydana getirebilirdik. Ne bileyim çocuk gelinler, aile içi çarpık ilişkiler, hayvanlara tecavüz ve işkence falan şehre uzak yerlerde belki daha az olurdu. Şu an geleneksel tarım ve hayvancılık kullanılmazdı, çok nadiren de olsa bağlama çalanlar var fakat belki keman, piyano, yan flüt, gitar öğrenenler de olurdu, okuma yazma bilmemek yerine yılda birkaç kitap bitirse herkes daha iyi olmaz mıydık? Ne diye kapattılar anlamıyorum, yanlışlıklar varsa düzeltmek dururken. Kitapta anlatılana göre öyle bir ülkeymiş ki Finlandiya, bazı köylerde insanlar çıplak dolaşıyor, çamurun ve balçığın içinde türlü hastalıklarla yaşıyor. O şartlardan şu anki durumlara gelmişler helal olsun. Kitapta kurgu da var ancak anlatılanların büyük çoğunluğu doğru. Atatürk de etkilenmiş kitapta anlatılanlardan, herkesin okumasını istemiş. İlham verici bir kitap.
Beyaz Zambaklar Ülkesi
Beyaz Zambaklar ÜlkesiGrigory Petrov · Ayrıntı Yayınları · 2017100,5bin okunma
564 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Ve “Şimdi Benimsin” bitti. Yazarın okuduğum ilk kitabı. Kalemi oldukça akıcı ve hikâyeyi yüreğimde hissettirdi bana… Diğer kitaplarını da okuyacağım. Hikaye için yapılan bazı ağır eleştirilere kesinlikle katılmıyorum, çünkü töre diye bir gerçek var bizim ülkemizde ve törenin getirdiği ağır hükümlere sıkı sıkıya bağlı yaşayan o insanlar
Şimdi Benimsin
Şimdi BenimsinGüneş Demirel · Ephesus Yayınları · 2015978 okunma
Reklam
226 syf.
7/10 puan verdi
·
26 saatte okudu
Kıyıda köşede kalmış, kimimizin hiç adını duymadığı belki az biraz isminin geçtiği cümlelere denk geldiğimiz 42 kişiyi okuyoruz. Kimi İstanbul sosyetesinin, yeni cumhuriyet dönemi zenginleri, yeni zengin sinemacılar, yazarlar, çizerler hatta amigolar... Kaderi kara dansözler, ülke zamanına yenilmiş yitip gitmiş insanlar... Harika bir çalışma benim için çünkü ben deli gibi severim bu tür kitapları. Günümüzden tanıdığımız çoğu kişinin dedelerinden şanslı vaziyette hayat yaşadığının kanıtı gibi. Beni en çok düşündüren ise Cumhuriyet ile birlikte eğitimin öneminin, kültürlü olmanın, birçok dil bilmenin ne kadar önemli olduğuydu. Belki sadece küçük biz zümre bu fakat Atatürk'ün tüm yurdu o küçük zümre kadar donanımlı yapma hayallerini daha iyi anlıyor insan. Yazarın bir ikinci kitabı daha var. Yine bir çok insanın yaşamını bize sunacak yazar. Heyecanlıyım, eh sanırım biraz da magazin seviyorum diyelim...
Uzun, İnce Yolcular
Uzun, İnce YolcularÜmit Bayazoğlu · Yapı Kredi Yayınları · 200415 okunma
128 syf.
9/10 puan verdi
-SPOİLER- . "Esaret"i konu almış, muhteşem bir eser. Başkarakter dokuz yaşındaki Dilber, esircilerin eline düşer. İstanbul'a getirilir. Bir memura satılır, fakat evin hanımı Dilber'e çok işkence çektirmektedir. O küçücük beden bir çok yükün altına girmiştir. Dövülüp, aşağılanması da cabası... Evin beyinin tayiniyle Dilber başka bir konağa satılır, burası onun için çok rahat bir yer olmuştur. Fakat bir şey vardır ki; evin oğlu Celal.. Okumuş ve kültürlü, ayrıca resim yapıyor. Ve güzeller güzeli Dilberi modeli olarak kullanmaya başlıyor. Günler günleri kovalarken, bu iki gencin arasında yakınlık başlıyor... Ne kadar görgülü insanlar olsalar da bu olayı öğrendikten sonra, Dilber gibi alt kademe gördükleri birini gelin olarak istemezler... Celal'in ruhu bile duymadan Dilber'i Mısır'da bir konağa satarlar. Dilber'i üst katta karanlık bir odaya kapatırlar.. Harem ağası Cevher onun haline acır.. Onu İstanbul'a götürmek ister. Gece yarısı bir iple Dilber'in bulunduğu odaya çıkar ve Dilber'i aşağı indirir. Fakat kendisi inerken düşer, ve ölür.. Dilber koskoca dünyada yapayalnız kalmıştır.. İstanbul'a tek başına gidemeyeceğini anlayarak kendisini Nil nehrinin sularına bırakır...
Sergüzeşt
SergüzeştSamipaşazade Sezai · Bilge Kültür Sanat · 201646,5bin okunma
510 syf.
·
Puan vermedi
·
16 günde okudu
Etkinliğe katılıp yorum yapmayınca mızıkçılık yapmış gibi hissetmenin başımın bir kısmını tırmalaması ile Tuco'nun yorumları paylaşmasıyla bu tırmalama kısmının şiddetinin oynak olması nedeniyle başladığım yorumuma. Genel olarak Aziz babanın dili içten ve akıcı rahat okunuyor. Yalnız eskilerden örnekler verirken osmanlıca kısımları var çok az ben
Yol
YolAziz Nesin · Nesin Yayınları · 2016591 okunma
126 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Ağır abimiz Metin Kaçan, belki de intiharına ağır ağır adımlarla gitmişti. Hep mi Bukowski okuyacağız, yeraltına hep mi Palahniuk ile inip Amerikan sokaklarını ve kültürünü göreceğiz. Yok mu şöyle İstanbul sokaklarını anlatan bir yeraltı edebiyatı? İşte Ağır Roman var. Bırakın İstanbul'muş, kültür şehriymiş, tarihi eserlermiş falan. Hep mi kültürlü insanlar ve burjuva görecektik. Bağımlıları, fahişeleri vs. kimse mi anlatmayacaktı. Metin Kaçan bugünde yaşayan bir adamdı ve şehirlerin pisliğinden ve insanların acizliğinden başkasını görmüyordu ve haklıydı da. İnsanların ceplerinde paraları yoktu ama tutkuluydular. Hepsinin bir istediği, bir beklentisi vardı. İnsandı çünkü onlar. Tarlabaşı'nda bulmuşlardı kendilerini. Kendi içlerinde bile hayatı yeni tanıyorlardı kimse onların hayatını tanımazken. Argo konuşuyordu karakterleri. Gerçekti. Olması gerekeni yapıyordu edebiyatta. Kimsenin anlatmadıklarını anlatılmayan bir şekilde dile getiriyordu. Sokaktı çünkü bu. Tarlabaşı'ydı.
Ağır Roman
Ağır RomanMetin Kaçan · Everest Yayınları · 20211,726 okunma
Reklam
311 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.