Hayat her an kıymetli bir yaratıcılık olmalı. NE yarattığını önemli değildir _deniz kıyısında kumdan bir kale olabilir _ama yaptığın şey ne olursa olsun senin neşen den ve Coşkun'dan- çıkmalıdır.
O hep aklımdaydı;çünkü ona olan sevgim gün ışığında dağılıverecek bir sis ya da yağmur yağınca dağılıverecek bir kumdan kale değil, mermer üzerine yontulmuş bir yazıydı ki mermer var olduğu sürece silinmezdi.
'Sonsuza dek' kumdan kale gibi bir şey, bilirsin işte, en sakin dalgalarda yıkılır. Bu kumdan kaleyi yıkanlar biziz. Her şeyimizi veririz dedik ama kulenin hepsini yerle bir ettik."
-people pt.2
Oslo sevindi demiştin o gece bana.
Bacaklarını bacaklarımın üstüne atmadan,
Bakışlarını bağrımın üstüne koymadan önce.
Bilmiyorum nerden gelir insanın aklına.
Oslo uygun olmaz demiştim ben ta en baştan,
Odessa bile daha güzel, köpek olsa neyse.
Alıştık sonra birbirimize, sen ben ve Oslo
Hoş sabahlar, şiraz akşamlar, ıslak geceler geçirdik
O hep aklımdaydı; çünkü ona olan sevgim gün ışığında dağılıverecek bir sis ya da yağmur yağınca yıkılıverecek bir kumdan kale değil, mermer üzerine yontulmuş bir yazıydı ki mermer var olduğu sürece silinmezdi.
Kitabından ortasından başladı kelimeleri sobelemeye. Yüklemlere gizlenmiş bir anlaşılma çabasıydı cümlelerin sarf ettiği. Birbirine sıkı sıkıya tutunan her kelime parkta yalnız başına kumdan kale yapan çocuklar gibiydi. Kaydıraklar daha kısa, salıncaklar yere daha yakındı saklambaç yarım kaldığında. Elma dersem çık, armut dersem çıkma kadardı hayat. Yaramaz bir çocuğun saklandığı yerden sobelenmeden çıkmasındaydı anlatılmak istenen. Anlaşılmak istenen çoktan başka salıncaklarda gökyüzüne kucak açmıştı bile. Yerden daha yüksek fakat en az ağlayan bir çocuğun hüznü kadar alçaktı.
Burada tüm haritaların kıyısında
kumdan kale kumdan zaman kum adam
tek başıma gökyüzünde kervan
yeryüzünde kırandım
Çölde kök tuttum atalarımı
Yesrib'de oturdum dinim varken
Aramice uyudum rüyalarımı
Her şey mümkündü o zaman
Din hep çöle geldi
Tanrılar azala azala bire inerken