Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Amerika için en önemli jeopolitik ödül Avrasya’dır. Bu bin yılın yarısı boyunca dünya meseleleri Avrasyalı güçlerce, bölgesel güç için birbiriyle mücadele eden ve küresel güce erişmeye çalışan bu insanlarca belirlendi. Artık, Avrasyalı olmayan bir güç Avrasya’daki üstün güçtür ve Amerika’nın küresel üstünlüğü doğrudan doğruya Avrasya kıtasındaki hâkimiyetinin ne kadar süre ve ne kadar etkili sürdürüldüğüne bağlıdır.
Küresel jeopolitik faaliyet alanları ile rekabet eden dogmaların iddia edilen evrenselliklerinin birleşimi, rekabete benzersiz bir yoğunluk katıyordu. Ama yine küresel imalarla dolu olan başka bir etmen yarışı gerçekten eşsiz kıldı. Nükleer silahların ortaya çıkışı, klasik biçimde ödün vermeyen bir savaşın, yalnızca karşılıklı olarak birbirlerinin yıkımına sebep olmakla kalmayacağı, insanlığın önemli bir bölümü için de ölümcül sonuçlar doğuracağı anlamına geliyordu. Bu nedenle her iki rakip de eşzamanlı olarak zıtlaşmanın yoğunluğunu sıra dışı bir özdenetime tabi tuttu. Jeopolitik anlamda zıtlaşma büyük ölçüde Avrasya bölgesinde sürdü. Çin-Sovyet bloğu Avrasya’nın büyük kısmında egemendi, ama kendi bölgesini çevreleyen alanlarda hâkim değildi. Kuzey Amerika büyük Avrasya Kıtası’nın hem en batı hem en doğu kıyılarına yerleşmeyi başardı. Batı cephesinde Berlin ablukasıyla ve doğuda Kore Savaşı’yla somutlaşan bu kıtasal direnek noktaları savunması, Soğuk Savaş olarak bilinmeye başlanan durumun ilk stratejik sınavı oldu.
Reklam
Savaştan sonraki 50 yıla, küresel üstünlük amaçlı iki kutuplu Amerikan-Sovyet çekişmesi egemen oldu. Bazı açılardan, Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği arasındaki çekişme jeopolitik uzmanlarının en sevdikleri teorinin gerçekleştirilmesini temsil ediyordu: Hem Atlantik hem Pasifik Okyanusu’nda egemen olan, dünyanın en önemli deniz kuvvetleri, (Moğol İmparatorluğu’nun kapladığı toprakları hatırlatan) Avrasya’nın merkezi topraklarında hüküm süren dünyanın en önemli kara kuvvetlerine karşı yarışıyordu. Jeopolitik boyut daha net olamazdı: Büyük ödül dünya için Kuzey Amerika ve Avrasya karşı karşıya. Kazanan, dünyaya tamamen hâkim olacaktı. Bir kez zafer elde edildikten sonra, kazananın yolunda durabilecek başka kimse yoktu. Her iki rakip de, kaçınılmaz zafere olan güçlü inancını desteklerken, gerekli çabaları savunan ve tarihi iyimserlikle aşılanan kendi ideolojik çağrısını dünya çapında beyan etti. Küresel egemenliği ele geçirmeyi ümit eden, ama hiçbiri Avrupa’da kesin bir üstünlük göstermeyi başaramamış sömürgeci Avrupalıların tersine, her rakip kendi bölgesinde açıkça egemendi. Ve her biri, bir anlamda din savaşları çağını hatırlatan bir ekilde, güdümlü devletlerini ve tebaasını kendi egemenliği altında tutuşunu güçlendirmek için ideolojisini kullandı.
Amerika’nın artan jeopolitik hırslarının temelleri ülke ekonomisinin hızlı endüstrileşmesine dayandırılmıştır. I. Dünya Savaşı’nın başlangıcına kadar, Amerika’nın büyüyen ekonomik gücü, dünyanın lider endüstriyel gücü olan İngiltere’nin önüne geçerek- hâlihazırdaki küresel GSMH’nin %33’ü olmuştur. Bu dikkate değer ekonomik dinamizm, deneyselliği ve yeniliği tercih eden kültürden beslenmiştir. Amerika’nın siyasi kurumlan ve serbest piyasa ekonomisi, modası geçmiş ayrıcalıklar veya katı sosyal hiyerarşiler yüzünden kişisel hayallerinin peşinden koşmaları engellenmediği için, hırslı ve toplumsal putlara saldıran yaratıcı kişilere benzeri görülmemiş fırsatlar sunmuştur. Kısaca, ulusal kültür az rastlanır bir şekilde ekonomik büyümeyle uyumludur. Üstelik yurtdışındaki en yetenekli bireyleri kendine çekip hızla asimile ederek, ulusal gücün büyümesine de olanak sunmuştur.
Bu nedenle Avrasya, küresel üstünlük mücadelesinin oynandığı satranç tahtasıdır ve mücadele jeostratejiyi, yani jeopolitik çıkarların stratejik idaresini de içerir. 40’lı yıllar kadar yakın zamanlarda her biri küresel gücü elde etmeyi ümit eden Adolf Hitler ve Joseph Stalin (o yılın kasım ayındaki gizli görüşmelerde), Amerika’nın Avrasya’dan dışlanması gerektiği konusunda açıkça anlaştılar. Her ikisi de Avrasya’nın dünyanın merkezi olduğu ve Avrasya’yı kontrol edenin dünyayı da kontrol edeceği varsayımını paylaşıyorlardı. Yarım yüzyıl sonra bu durum yeniden tanımlandı: Amerika’nın Avrasya’daki üstünlüğü etkisini ve gücünü uzun süre koruyabilir mi ve daha hangi maksatlarla kullanılabilir? Amerikan siyasetinin mutlak hedefi, uzun vadeli eğilimleri ve insanlığın temel çıkarlarını korumada tam anlamıyla katılımcı küresel ortaklığı biçimlendirmek için, müşfik ve ileri görüşlü olmalıdır. Ama aynı zamanda Avrasya’ya hükmetmeye muktedir, dolayısıyla Amerika’ya da meydan okuyabilecek Avrasyalı bir rakibin ortaya çıkmaması zorunludur. Bu nedenle kapsamlı ve bütünleşmiş Avrasyajeostratejisini oluşturmak bu kitabın amacıdır. Zbigniew Brzezinski
Avrasya jeopolitik önemini yitirmemiştir. Avrasya’nın batı bölgesi Avrupa, halen dünya siyasetinin ve ekonomik, gücün pek çok yönden merkezi olmaya devam ederken, doğu bölgesi Asya da yakın zamanlarda ekonomik büyümenin ve yükselen siyasi nüfuzun önemli bir merkezi olmuştur. Bundan dolayı, bütün dünya ile uğraşan Amerika’nın karmaşık Avrasya iktidar ilişkileriyle nasıl baş ettiği sorusu ve özellikle baskın ve rakip bir Avrasya iktidarının ortaya çıkışını engelleyip engelleyemeyeceği noktası Amerika’nın küresel üstünlüğünü kullanma kapasitesine bağlı kalmaktadır.
Reklam
Küresel krizden sonra en çok sorulan sorulardan birisi '' filan olay olduğu halde niçin kriz çıkmadı? '' sorusu. .. İlk ve en önemli neden; sermaye hareketlerinin serbest bırakılmış olmasıdır. .. ikinci neden; küresel krizle birlikte ve özellikle de son bir iki yılda pek çok siyasal, sosyal, jeopolitik ve ekonomik sorunun peş peşe ve bazen bir arada yaşanmış olmasıdır. Bu tür yoğunluk ve sıklıklar diğer olaylarda olduğu gibi bu olaylarda da bir anlamda kanıksama etkisi yaratıyor. .. Üçüncü neden; küresel sistemdeki likidite fazlalığıdır. .. Likidite fazlalığının olduğu gelişmiş ülkelerde faizler, enflasyondaki düşüklüğe paralel biçimde oldukça düşük düzeylerde kaldı. Bu durumda bu kadar fazla likidite, yüksek getiri sağlayacak yatırım alanları aramaya yöneldi. .. Faiz oranlarının çok düşük olduğu yerlerde biriken fonlar, faizlerin yüksek olduğu ülkelere gidiyor.
"Avrasya'ya tümüyle egemen olacak ve dolayısıyla Amerika'ya kafa tutabilecek güçte bir Avrasya'nın ortaya çıkmaması şarttır... Amerika için esas jeopolitik ödül Avrasya'dır... Amerika'nın küresel üstünlüğü, Avrasya kıtasındaki hâkimiyetini ne kadar uzun süre ve ne kadar etkili bir şekilde sürdüreceğine bağlıdır." Afganistan'da Sovyetler'e karşı verilen ABD Mücahit savaşının kilit miman Zbignievv Brzezinski
25 üyeye ulaşmış olan AB, ikinci dalga genişleme ile katılacak aday ülkelerin eklenmesiyle kıt‘asal bir jeopolitiğe erişecektir. AB nihaî büyüklüğüne ulaştığında 10.400.000 km2 olan Avrupa’nın yaklaşık %70’i AB üyesi olmuş olacaktır. Bu son genişleme ile AB, dünyanın dördüncü büyük coğrafyasına sahip coğrafî bütünlüğü hâline gelecektir. Bu
470 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
GİRİŞ İnternet devletlerin ve şirketlerin hayatından daha öteye giderek bireylerin dünyasını şekillendirme etkisini sürdürmektedir. Toplumsal hayatın bütün kurumları da pozitif ve negatif bir değerlendirme ile bu etkinin altında hızlı değişim yaşadığı ve Friedman’ın “Küreselleşme 3.0” (2010:20) olarak adlandırdığı bu sürecin hangi boyutlarda
Dünya Düzdür
Dünya DüzdürThomas L. Friedman · Boyner Yayınları · 200654 okunma
Geri18
132 öğeden 121 ile 132 arasındakiler gösteriliyor.