Mehmed Uzun Kürt dilinin yasak olduğu bir dönemde, bir çok Kürt yazarın aksine egemen dilde değil anadilinde yazmayı tercih etmiştir. Özellikle, zayıf olan Kürtçe yazı dilini geliştirmek, ortak bir edebi dil oluşturmak ve Kürt hikâye anlatım geleneğini canlandırmaya yönelik yaptığı çalışmalarla modern Kürt edebiyatında kurucu bir role
Rojbaş güzel insanlar!
İnceleme yazsam mı yazmasam mı diye çok düşündüm, yazmayacaktım da... Fakat bu kitaba inceleme yapmazsam - ki düşüncem o yöndeydi- kitaba, Mehmed Uzun'a, okuduğuma, bana yazık olurdu. Çok geçmişten beri devam eden o "Kürt Sorunu" hep vardı. Hepte olacak gibi... Beni üzen durum Türk/Kürt çatışmasından ziyade artık
Sürgün bir ayrılıktır, bir hüzündür. İnsani olmayan, ağır bir cezadır. Yaşanmış, çok iyi bilinen uzun bir zaman kesitini, daha doğrusu bir yaşamı geride bırakmaktır. İstemeyerek, zorlanarak... Hem Ovidius hem Mevlana Halid sürekli anıların gölgeleriyle yaşadılar. Kendi zamanlarını değil, geride kalmış, kaybolmuş bir zamanı yaşadılar. Tam da Marcel Proust'un ünlü eserine verdiği isim gibi, onlar kayıp bir zamanın peşine düştüler. Kendi zamanlarında olanlar değil, geçmiş zamanda olanlar onları ilgilendirdi. Sanırım bu nedenle, Ovidius Roma'yı, Dante Floransa'yı, Mevlana Halid Șehrezor'u, James Joyce Dublin'i ve diğer sürgün yazarları doğdukları, büyüdükleri yerleri, o yerlerin ve şehirlerin çöl uzağındaki sürgün merkezlerinde, anlatılamayacak bir yoğunlukla yaşadılar ve o yaşamı edebi bir derinlikle anlattılar. Onlar bir geçmişi yeniden yaratarak, geleceğin ölümsüz isimleri haline geldiler.
Hepinize merhaba canım insanlar, mutlu pazarlar, bugün alan sınavına giren herkese; "inaniyorum kazanacaksınız "
Daha önce adını duymadığım, duyduysam bile hatırlamadığım biriyle beni tanıştırdığı için
Esra Kurt öğretmenime bin minnet..
Mehmed Uzun kim diye sorarasa birgün biri bana ,"direnişin,