Hep aynı kunduralarla
yolculuk ederdi yüreğim,
hazmederdim dikenleri:
huzur yoktu gittiğim yerde:
vursam, ben yerdim yumruğu,
beni öldürdükleri yerde düşerdim,
sonra canlandım taptaze
ve sonra ve sonra ve sonra ve sonra
anlatması o kadar uzun ki.
Sözüm yok başka.
Yaşamaya geldim bu dünyaya.
Benimle yorulmanızı istiyorum
iyi yapılmış her şeyden
her şeyden bizi yaşlandıran.
Yıpratmak için başkasını
hazır bekleyenlerden.
Yorulalım öldüren,
ölmek isteyen her şeyden.
Diyorum, güçbela
ayak bastığımız şu yaşamda,
gelelim yeni doğmuş gibi
doldurmayalım ağzımızı
bir sürü belli belirsiz adla,
bir sürü kasvetli resmiyet,
bir sürü cafcaflı kalem,
senindiyle, benimdiyle,
bir sürü kağıt imzalamakla.
Rus Yazarların Kaleminden Bir Dönem Bilimkurgusu: Kıyamete Bir Milyar Yıl
“Bütün günlük hayatımız, birbirini takip eden bir alış-veriş zinciri! Karsız bir alış-veriş yapmak için tamamen aptal olmak gerek! Bunu on dokuzuncu yüzyılda bile biliyorlardı…” -Vayngarten
Bilimkurgu Klasikleri‘nin 2. kitabı olan Kıyamete Bir Milyar Yıl, 2016’da yayımlandı. İlk kez Türk okurlarla buluşan bu eserin ardından