Kalemlerin kanı çekiliyor elime alınca Bir kum saati dolup boşalıyor acıların, bekleyişlerin ekseninde Bir ok, havada kıvrılarak kendisini savunan ele saplanıyor Sözcükleri bileytaşlarına sürtüyorum günler geceler boyu Her sözcük kağıtları kesip biçiyor, kemiriyor uzun kuyruklu bir sıçan gibi Dönüp baktığımda şiir yerine bir uçurum buluyorum
''dedim kardeşim omuz başlarımdaki şu yara ormanların serin gölgesindeki papatya değil arif bir bilinçle yürürken oldu yüce buyrukla''
Reklam
Humay Yılmaz
Humay Yılmaz
Henüz icat edildi tekerlek Felsefe bugün tepe taklak... Kürsüler yalanla titriyor İp cambaza gülmekte. Şaşkın aşık içinse Her şeyin canı cehenneme... Işık hızıdır söz Şiirse kuyruklu yıldız Bazen en saçma şey Bazen öylece sızı... Uzun uzun susmalar İcat edilmişti gitmeler Tekerlek kadar mühim gerçekler... Bir birine bağlansın fikirler Üveyse üvey Özse öz Bir icat daha gerekli Öylesine bitmemeli sevgiler...
Kardeşim dedim Acılarıma da kardeş olur musun … Dedim kardeşim Omuzbaşlarımdaki şu yara Ormanların serin gölgesindeki papatya değil Arif bir bilinçle yürürken oldu Yüce buyrukla
Sayfa 455Kitabı okudu
KUYRUKLU ŞİİR Uyuşamayız, yollarımız ayrı; Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi; Senin yiyeceğin, kalaylı kapta; Benimki aslan ağzında; Sen aşk rüyası görürsün, ben kemik. Ama seninki de kolay değil, kardeşim; Kolay değil hani, Böyle kuyruk sallamak Tanrının günü.
Orhan Veli Kanık
Orhan Veli Kanık
Gece yarısı evin arka bahçesinde bir başıma, o fikirler çoktan gitmiş kafamdan, Kadim Judea tepelerinde yürürken, güzel, hoşgörülü Tanrı yanı başımda, Uzayda yolculuk ederek, yolculuk ederek göklerde, yıldızların arasında, Yedi uydunun arasından geçerken hızla ve geniş halkanın içinden ve seksen bin milin çapından, Kuyruklu göktaşlarıyla yarışırcasına giderken ve ötekiler gibi ateş topları fırlatırken, ... böyle yolları arşınlıyorum gece gündüz.
Reklam
912 öğeden 541 ile 550 arasındakiler gösteriliyor.