"... -sız olumsuzlama eki esiz 'ne yazık ki', isiz 'kötü, fena' sözlerine dayanmaktadır. Klasik metinlerimizde daha çok -suz şeklinde geçer."
"Sagayca (Radloff: 1805) kuzey, kün ükküs < (öküss) yani,
harfi harfine 'güneşin öksüz yanı'dır."
Çağataycanın ortak Türkçe mahiyetine bürünmüş olduğunu biliriz. Çağatayca şemsiyesi altında ve hatta evvelinde uzun yüzyıllar boyu kuzey sözcüğü ve yakın-uzak varyantları önü değil arkayı betimlemiş. Sebebi sanırım Sibirya. Aşağıda, Romanyalı Macar türkolog Denis Sınor'un (Dénes Zsinór) makalesinden küçük bir parça var meseleye dair:
Meseleyi sonuçlandırmaktan gerçekten çok uzakken, çok az sayıda, eğreti sonuç çıkarılabilir. İncelememiz 'kuzey' için ortak bir Altayca sözcüğün olmadığını, hatta Türk dillerinin ilişkili dizgeleri içinde çok şaşırtıcı bir çeşitlilik taşıdığını çok açık bir şekilde gösterdi. Çeşitli Altay dillerinin sabit karışımı ve geçişiminde bir gruptan diğerine bazı ödünçlemeler bulunması beklenebilir, fakat bunlar çok nadirdir ve çoğunlukla da Rassadin 1988: 64-65 tarafından gösterilen komşu diller arasında ortaya çıkar. Diğer taraftan, kullanılan terimlerin semantik çözülmesini sağlayan kavramlar çoğunlukla her yerde bulunur ve Fin-Ugor grubunda da vardır. Bize, ana yön 'kuzey'in bizim yön sistemimizde oynadığı -pusulanın icadından kaynaklanan- kesin role alışkın olanlara göre kuzeyin, bu kuzeyli halkların geleneksel sistemlerinde oynadığı küçük rol biraz garip gelebilir.