305 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Adalet Ağaoğlu ile tanışmamı sağlayan üçlemenin son kitabı HAYIR!!! Bir karşı duruş , bir başkaldırı , bir reddediş hikayesi …Hele ki kadın yazarımızdan kadın karakter ağzı ile okumak çok büyük zevk. Ölmeye Yatmak ile tanıştığımız Aysel’in yaşlılık dönemi ve yalnızlık ile verdiği savaş gün yüzüne çıkıyor. 80’ler Türkiyesi’nde siyasi çalkantılara , aydınların karşı karşıya kaldığı zorluklara ve ikiyüzlülüğe net ve cesurca sergilelediği karşı duruşunu okuyoruz . Adalet Ağaoğlu , zaman sorunsalını bazen anlamlandırmakta zorlansam da hoşuma da giden tekniklerle , ince ince dokunuşlarla veriyor okurlarına.Hayır kitabında öyküleme açısından 60’lar ile 80’leri vurgulasa da kurmaca olarak 24 saati anlatmaktadır ve bunu beş bölümde vermektedir. Sabah,Akşamüstü,Gece, Gündoğumu ve An…Bazen gerçek ile düşsel kavramlar birbiriyle harmanlanmıştır ve ayırdını yapmak adına okurunu zorlama yoluna gitmiştir.Hayali kahramanlarla da (Yenins ve Layana) bunu zirveye taşımıştır. Bana kattıklarından dolayı iyi ki okudum dediğim kitaplar arasında yerini aldı ama sanırım ilerleyen yıllarda tekrar elime almak isteyeceğim bir seri. Tüm kitap severlere keyifli okumalar …
Hayır...
Hayır...Adalet Ağaoğlu · Everest Yayınları · 20211,037 okunma
336 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Dostoyevski bu kitabında Alexander Petrovich karakteri üzerinden kendi sürgün ve hapishane yıllarını anlatır. Betimlemeler, analizler, tasvirler öylesine başarılı ki. Hamam böcekleri ile dolu lahana çorbası midenizi bulandırabilir, ya da mahkumların gece kanlarını emen pire ısırklarını teninizde hissedebilirsiniz. Almanlar, Polonyalılar, Ruslar.... Pek çok karakter tanıyacaksınız kitap boyunca. Ve hepsi içinde muhteşem ruhsal analizler yapmış Dostoyevski. Mahkumların ; yalnızlıklarını, hırçınlıklarını, kaba ve zalimliklerini ince ince detaylandırmış ve aslında tüm bu davranış ve duygunun altında ne kadar insan olduklarını da göstermeyi başarmış kitapta. Kürek mahkumlarının hapishaneye adım attıkları andan itibaren karşılaştıkları, kendine has kuralları, gelenekleri, davranış şekilleri, kendi içlerinde yasaları olan bu dünyayı Dostoyevski’nin gözünden mutlaka okumalısınız ve inanın hayata, özgürlüğe, insana, sahip olduklarınıza bakış açınız değişecek. Özgürlük kavramının derinliğini bir duvar arkasından gören gözlerde arayın...
Ölü Evinden Anılar
Ölü Evinden AnılarFyodor Dostoyevski · Dorlion Yayınları · 201914,9bin okunma
Reklam
336 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Hayatımda okuduğum en güzel kitaplardan bir tanesinin yorumuyla geldim. Kitabı nasıl anlatacağımı nasıl tarif edeceğimi bilemiyorum ama yapabildiğim kadar size hislerimi yazacağım. • Layana aileden zengin ama yinede kendi ayaklarının üstünde durmayı bilem bağımsız bir kadın. Zaten onun duruşundan bile belliydi kitabın farklı bir şeyler vereceği.
Karanlık Yalanlar
Karanlık YalanlarAlessandra Torre · Yabancı Yayınevi · 2015527 okunma
198 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Yav nedir benim isimsiz başkahramanlardan çektiğim. Herşey Yusuf Atılganın Aylak adamdaki Ç ile başladı ahanda bu romanda da O kim bu O hayalperest, ideailst bir öğrtmencez. Yazın okuduğum bir kış romanı içimi ısıttı diyebilirim. Betimlemeler, dil, romandaki düşler hepsi ahenk içinde dans ediyor. Kitabı bitirince haritadan Hakkari Pirkanis köyünü arattım Google dedemden. Yalçın dağların ortasında bir köy. Bu kitap aslında bir otobiyografi özelliği de taşıyor. Daha sonra iki dil bir bavul filmine de ilham olmuş zannımca. Kefiyli bir günde bitti idealist her öğretmenin okumasını isterim.
Hakkari'de Bir Mevsim
Hakkari'de Bir MevsimFerit Edgü · Sel Yayıncılık · 201710,4bin okunma
98 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
29 saatte okudu
Tüm dünyada her yıl yaklaşık 1 milyar ton yiyecek çöpe gidiyor. Bu rakam, tüketilen toplam yiyecek miktarının üçte biri. Kuşkusuz ki çöpe giden bu gıda miktarı ağırlıklı olarak gelişmiş ülkelere ait ve tahmin edebileceğiniz üzere gelişmemiş ya da gelişmekte olan ülkelerde açlıktan ölen binlerce insan var. Aslına bakarsanız çok boyutlu olduğu için konuyu geniş bir perspektiften ele almak kolay değil. Diğer bir deyişle, olay basitçe ihtiyaç fazlası gıdaların elden çıkarılması değil. Zira bu gıdaların üretimi sırasında harcanan su da böylece boşa gitmiş oluyor. Bunun kaç milyar ton olabileceğini kesin olarak kestirmek çok zor. Öte yandan, konuyu gözünüzde daha iyi canlandırması açısından belirteyim; 1 kg biftek için 16 ton su harcanırken 1 kg muz için 800 litre, 1 kg çikolata için 17 ton ve 1 kg lahana içinse 250 litre su harcanıyor. Dolayısıyla israf edilen yiyeceklere boşa giden su açısından baktığımızda milyarlardan değil, trilyonlardan bahsetmemiz gerekiyor. Tabii bu sadece işin su boyutu. Yoksa üretim sürecinde karşımıza çıkan nakliyat ve soğutma sırasında ortaya çıkan karbon salınımı ya da pestisitlerle doğaya verilen zarar gibi konuları da göz önünde bulundurursak konunun önemi daha iyi anlaşılabilir. Bunların hepsi de çok ciddi problemler ve temelinde açgözlülüğümüz ya da doğru plan yapamamamız var. Satın aldığımız yiyecekleri nasıl sakladığımız, mutfağımızın israfı minimumda tutacak şekilde düzenlenmiş olması ve tabii ki yemek seçmeden tabağımızdakileri bitirmemiz, bizi sorumluluklarını yerine getiren bir dünya vatandaşı olmaya yaklaştıracaktır. Hem de kocaman bir adım yaklaştıracaktır!
How It Works Türkiye - Sayı 32
How It Works Türkiye - Sayı 32How It Works Türkiye · Doğan Burda Dergi Yayıncılık · 202125 okunma
176 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Kitabın konusuna geçmeden önce İncil-Matta 26'da Son Akşam Yemeği ile ilgili kısımları da ekledim. İsa on iki öğrencisiyle yemeğe oturdu. Yemek yerlerken, “Size doğrusunu söyleyeyim, sizden biri bana ihanet edecek” dedi. Bu söz onları kedere boğdu. Teker teker, “Ya Rab, beni demek istemedin ya?” diye sormaya başladılar. O da, “Bana ihanet edecek
Leonardo'nun Yahuda'sı
Leonardo'nun Yahuda'sıLeo Perutz · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20182,412 okunma
Reklam
306 öğeden 161 ile 170 arasındakiler gösteriliyor.