Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Brokoli, karanabahar, lahana da bulunuyor;
Sulforafan, dünyada bilinen ‘en güçlü doğal antikanserojen’ moleküldür.
Atın yularından tutup ardından çekene yürümek kolay gelir, derler. Bizim Jacques, Napoli ve Sicilya kralı, o genç, güzel, gürbüz adam, sedyeyle taşıtırmış kendini uzun yollarda, başı fukara işi bir yastığa dayalı, boz kumaştan bir giysi ve takkeyle; ama şahane bir alay gelirmiş ardından: Tahtırevanlar, yularından çekilen türlü türlü binek atları, rütbeli cübbeli kodamanlar, görevliler: Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu dedirtecek gibi. İyileşmek elinde olan bir hastaya acınmaz.
Sayfa 176
Reklam
Ucu dışarı sarkan inşaat demirleriyle yüklü kamyona arkadan pervasızca,kalleşce saldıran bir otobüsün ön koltuklarında acımasızca zıpkınlanan yolcuları gördüm. Tekir kediyi ezmeyeyim derken hantal otobüsünü uçuruma süren şoförün sıkıştığı için çıkarılamayan cesedini gördüm.Paramparça olmuş kafalar gördüm,yırtılmış gövdeler,kopuk eller,direksiyonunu iç organlarının arasına şefkatle almış şoförler, dağılmış lahana gibi beyin parçaları,kanlı küpeli kulaklar,kırık ve sağlam gözlükler,aynalar,gazete üzerine özenle yayılmış renkli bağırsaklar,taraklar,ezilmiş meyvalar,bozuk paralar,dökülmüş dişler,biberonlar, ayakkabılar,hepsi o ana istekle adanmış canlar ve nesneler.
Sayfa 59
Acıktım sanırım:)
Kekikli lahana ve kuru üzüm çorbası, şnitzel, bir tür erişte olan spätzle, brüksellahanası, salçalı kızarmış ekmek. Yemekten sonra, Martha'nın evde yaptığı çavdar ekmeğiyle birlikte birer de üzeri tarçınlı kremalı kızarmış elma ve madensuyu..
Sonra öldün, sonra ıslıkladılar seni gösterişsiz tabutunu yuhaladılar lahana yaprakları attılar sana sonradan görme tombul ortayaşlılar semiz, genç burjuvalar seni tepeden tırnağa fermuarladı. akşam gezmesine çıkan emekliler bile duygusuzca silkeledi üzerlerinden senin gözlerini.
Reklam
- Neymiş ayıp olan? Bu "şırfıntı", bu "kötü kadın", belki de sizden kutsal bir insandır, kendilerini dine vermiş sayın rahipler! Çevresinin kurbanı olup gençliğinde düşmüştür belki, ama "çok sevdi", çok seveni de Tanrı bağışlar... Uysal Peder Yosif dayanamadı. - Bu çeşit sevgiler için bağışlamaz Tanrı... - Bağışlar, bağışlar, pederler! Burada lahana yiyorsunuz yalnızca, ruhunuzu temizlediğinizi, aziz olduğunuzu sanıyorsunuz! Kaya balığı yiyorsunuz! Günde bir balık yiyor, Tanrı'yı kaya balığıyla satın almak istiyorsunuz.
Sayfa 131 - İletişim Yayınları
Sonra öldün, sonra ıslıkladılar seni gösterişsiz tabutunu yuhaladılar lahana yaprakları attılar sana sonradan görme tombul ortayaşlılar semiz, genç burjuvalar seni tepeden tırnağa fermuarladı. akşam gezmesine çıkan emekliler bile duygusuzca silkeledi üzerlerinden senin gözlerini.
“Ben ve kocam ne kazandıysak yiyeceğe ve giyime harcarız. Yiyecekler çok pahalıdır. Bir kilo et 28 pezo, lahana 4 pezo, soğan için 6 pezo... Düşünün ki benim companerom günde yalnızca 28 pezo kazanıyor, yetmedi çok zor değil mi? Giyim, giyimden daha pahalı! Böylece yapabileceğimi yapmaya çalışırım. Hazır giyim alamayız.”
companermo: İspanyolcada yoldaş anlamına geliyor. Kadın burada bunu eşi için kullanıyor.
Gerçeğe gelince; gerçek, karnı karnına geçmiş insanların su alan ayakkabılarıyla dolanıp durdukları, lahana ve hela kokusundan geçilmeyen, derme çatma on dokuzuncu yüzyıl evlerinde oturdukları köhnemiş, kasvetli kentlerdi.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.