Sanki hayat -kendisininki dahil olmak üzere- onsuz hızla geçip gidiyor gibiydi. Son zamanlarda kendini durmadan dönen
bir çarka kaptırmış, vaktini gayesizce ziyan ederek geçiriyormuş gibi hissediyordu.
"Dünyanın kurtarılabileceğinden emin değilim," dedi Danika, ona ağırbaşlı bir bakış attı. "Nereye baksan çok fazla trajedi ve yozlaşma görüyorsun. Tek suçları iyilik yapmak olan insanlar ölüyor hep."
"Peki, bir savaşçı. Ve soylu... ne tür bir soylu?"
Erkek sanki vereceği cevabı tartıyormuşçasına uzun bir süre genç kadına baktı. En sonunda, "Vampir türü Tess" diye cevap verdi.
Kaykay süren kutsal Musa... Bu adam deliden de öteydi.
- Aman! Ne güzel! Ne dehşet! Zavallı "Goryot Baba!"
Adrian onlara iki elini uzatarak:
- Goryot değil, Goryo, dedi. Mihail bana söylemişti, Fransızca'da sözcüklerin sonundaki t'ler okunmazmış.
- Ah Adrian! Ah evladım! Fransızca'da sözcüklerin sonunda ki bütün t'leri şeytan götürsün! Ama bu kitabı okumuşsan, kabul edeceksin ki, bir gün gelecek insanlar, hatta dilsizler bile, bu adam karşısında mmu! mmu! diye böğürecekler.
- Yaşa be Avramaki! İşte bunun için severim seni! "Tarihsel maddecilik" üzerine beni traş ettiğin zamanlar büyük değilsin, ama şu mert "Goriot Baba" için feryadı bastığın zaman büyüksün. Yalnız insan öküzlerinin Goriot Baba'lara ottan çok ihtiyaçları olduğunu sanmakla yanılıyorsun.
- Yoo! Şu ot sorununu bir halledelim, bütün insanlar Goriot Babalar isteyecekler!
Adrian alay etti:
- Ot sorununu halledelim, bütün insanlar...dans etmek isteyecekler.
Sonra tepesi atardı:
- Koca bunak! Bugün çoğu bakalorya sahibi olan ilkokul arkadaşlarım, gecelerini nerede geçiriyorlar, biliyor musun! Weber dans salonunda! Bak işte dükkânın tam karşısında bir lise mezunu oturuyor. Vataf Grigor'un oğlu. Benimle iddiaya girişir misin ki Goriot Baba için böğürmek şöyle dursun, onun adını bile işitmemiştir. Biliyorum çünkü, bir gün ona Balzac'ın başka bir kitabından, Eugénie Grandet'den söz edecek oldum da öküz gibi yüzüme bakmıştı. Oysa eseri aslından okumuş olması gerekirdi, çünkü Voltaire'in dilini lisede öğrenmişti, bu mutluluktan sen de ben de yoksunuz.