Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ey boşboğaz karayı icad eden kara olmaz, hasılı çirkinin yaratıcısı neden çirkin olsun?
Söz ne kadar kısa da olsa hüner yerinde söylemektir.
Reklam
Bu gün dünyaya Timur olmaktan ne fayda var? Yarın ayak altında karınca olur.
Hesap
Âlim; mütevazı, alçak gönüllü, vakur ve kibirden uzak olmalıdır. Dîhekî, bir gün büyük âlim Molla Cami’yle sohbet ederken şunları söyler: “Ben Hüsrev’e şöyle cevap verdim, Kemal’e böyle, Zahir’e, Selman’a, falan şaire de şöyle şöyle cevaplar verdim.” Adamın kendini beğenmiş hâlinden ve sözü uzatmasından rahatsız olan Allâme Camî dayanamaz: “Ey kardeşim Dîhekî! Anlaşıldı, o dediğin zatlara bu cevapları vermişsin, güzel. Peki, yarın Allah’ın huzuruna çıktığında nasıl cevap vereceğini de düşünüyor musun?” Mehmet Nezir GÜL/ Geçmişten Günümüze Latifeler Hikmetler, Mevsimler Kitap
Ahirete yolculuk levhaları..
Ruhlar âleminde başlayan, anne rahminden çocukluğa adım atan, gençlik ve ihtiyarlıktan ebed tarafına geçip giden mukadder bir yolcudur insan… Aczimiz, fakrımız, irademiz dışında sevk ediliyoruz. Bu yolculukta lazım olan bütün ihtiyaçlarımız en güzel biçimde karşılanıyor. Kalp, ruh, akıl, fikir ve vücut azalarımızla bütün mahlukatın üstünde
Durmak bilmez zamlar, arkadaş ilişkilerini de öyle bir hale getirdi ki sorma gitsin. Bir yere gidiyorsunuz mesela, canınız aşermiş gibi ahtapot ızgara çekti, sırf adisyona yeterli katkı yapamayacağını düşünen arkadaşlarınız, " Ben ahtapot sevmem ki" demek zorunda kalıyorlar birer birer artık. Hallederiz denildiğinde de gurur yapıyorlar. Oysa bıldır sezonda ahtapotun çükünü bile yiyebiliyorlardı. Latifeler bir yana, bu nasıl ekonomi yahu. 😊
Reklam
Vicdan, asab, his, akıl, heva, nefis, kuvve-i şeheviye, kuvve-i gadabiye, kalb, ruh, sır, şaika, hafi, ahfa, hayal kavramları latifelerden sayılmaktadır. Her latifeye ait değişik bir gıda tirüu vardır . Bu gıdaların başında iman gelmektedir. Ayrıca başta namaz olmak üzefe ibadetler de latifelerin teneffüsüne ve beslenmesine sebebiyet vermektedir. Kuran kelimelerinin ve oruvun da latifeleri gıdalandırdığı, nurlandırdığı ve feyizlendirdiği ifade edilir. Zikrullah da latifelerin trmel gıdalarından biridir. Latifelerimizin mühim goda kaynaklarından biri de musibetlerdir. Musibetlerin sarsıcılığı ve acı vericiliğinin rağmına onlardan gıdalanan birçok latife vardır. Latifeler musibetlerle beslenir, dirilir, canlanır. Musibetlerde akıl kendi vazifesi olan sebep ve sonuç arayışıyla meşgulken latifeler musibetin kendisine değil, musibeti gönderene odaklanıp Rabbiyle bir tür iletişim haline geçerler. Nefs ve akıl keder içerisindeyken birçok latife süt emen bir bebek gibi musibetlerin akıl üstü, nefs dışı yanlarından kana kana içerler. Musibetin başlaması o latifeler için manevi bir yağmur, bitişi ise kuraklığın başladığı dönemlerdir.
Daha sonra sade nüktelerle süslenmiş genellikle pek çok ince latifeler içeren neşeli bir sohbete girişmişlerdi. Bu arada Goltz, gözlüğünü geri itmiş, üst dudağını kapatan kısa, gri bıyıklarını sıvazlayıp, artık resmî olmayan, kıvamında tabi bir atmosfer içinde konuşmaya başlamıştı. / Goltz, kaderinde ikinci vatan olarak belirlenmiş görünen Türkiye’ye gelmeden önce İstanbul’a çağırıldığında, Belçika’da “Genel Vali” konumunda olduğunu anlatıyordu — Eski yılların dostluklarını yenileyebilmek, benim için büyük bir mutluluk, diyerek devam etti, Sadece Freiherr von Wengenheim’ı tekrar gördüğümde korktum. Çok kötü görünüyordu” — Kalbi ona çok problem çıkarıyor, Ekselans, heyecana dayanamıyor. — “Onun gibi birisinin görevinde daha başka birşey düşünülemez.” demek Freiherr von Goltz’un aklından geçti. — Üzgünüm ama, ağır kalp rahatsızlığı ve arteriosklerose ile şaka yapılmaz. Korkarım çok az ihtimalle, yaşlı bir adam olacağım.
Geri147
480 öğeden 471 ile 480 arasındakiler gösteriliyor.