Zaman her şeyi halleder. İnsanlar unutur, insanlar sıkılır, yaşlanır, gider. Herkesin ahşap gemiler yapıp Türklere karşı denize açıldığı bir zaman yaşandı İngiltere'de. O ilginç olmaktan çıktığında da geriye kalan köylüler topraklarına topallayarak geri döndüler ve geriye kalan asiller de birbirlerine karşı komplolar düzenlediler.
Ben, bilirsiniz, hep başka yanlara bakan, öyle niçin, neyle uğraştığı belirsiz bütün öteki çocuklar gibiydim.
Büyükler çocukların kulakları, gözleri, dilleri yok sanırlar.
Yoğun bir şekilde düşünülen fikirler aynı yoğunlukta hissedilir. Bu dünyadaki hiçbir şey - en soyut düşünce de dahil - köklerini insanın yüreğine daldırmadan yaşayamaz. Yüreğinizde insanlığa yönelik entelektüel bir sevgi mi görüyorsunuz? Soyut bir adalet duygusu mu? Bırakın tüm bunlar dolaşsın; zaten fazla ileriye gidemezler, çünkü dolaşacak bacakları yoktur.
Henry VIII, kilise topraklarını bağışlayarak dağıtmış, saçıp savurmuş, yeni bir burjuva toprak sahipleri topluluğu yaratmıştı; ondan sonra bütün 17. yüzyıl boyunca, sayısız büyük araziye elkonulup, tam ya da yarı sonradan-görmelere dağıtılması aynı sonucu doğuracaktı. Bunun içindir ki, Henry VII'den başlayarak İngiliz aristokrasisi, sınai üretimin gelişmesine karşı koymak bir yana, tersine, bundan dolaylı olarak yararlanmaya çalıştı; ve aynı biçimde, ekonomik ve politik nedenlerden dolayı, sanayi ve finans burjuvazisinin liderleri ile iş birliği yapmak isteyen önemli sayıda büyük toprak sahibi her zaman bulundu.