Hem karakterlerin hem çevrenin hem de durumların betimlenmesi muazzam. LOTR okurken betimlemelerden sıkılıyordum; zira Tolkien sürekli dağı, çayırı vs. betimliyordu. Bu seride ise kurulan fantastik dünya daha geniş olmasına rağmen Lynch çevreyi, binaları ve yapıları öyle harika betimlemiş ki aslında betimlemeleri sevdiğimi fark etmemi sağladı. Beğenmediğim noktalar ise zamansız geçmişe dönmeler ve ilk kitapta asıl olaya çok geç girmiş olması. Bu ikisi hikaye akışını kesmiş oldu ve neredeyse kitabın yarısına dek olaya dahil olamadım.
Çoğunluk ikinci kitabı pek sevmemiş ama ben oldukça sevdim, mekan mekan gezdiler; gerçek bir macera ve türlü türlü tehlike vardı. Üçüncü kitap ise serinin fantastik olmasını sağlayan türlerden biriyle ilgili olduğu için elbette onun tadı başkaydı. Sonlara doğru aldığım tat daha da arttı. Sonu ise bambaşkaydı, bilim kurgu filmlerinden çıkmış gibi bir sondu desem yeridir.
Sıralama yapmam gerekirse en çok ikinci kitabı beğendim, hem yukarıda saydığım nedenlerden hem da hikaye akışının anlamsız bölünmesi olmadığı için. En az beğendiğim ise (en beğenmediğim değil zira hepsini beğendim) ilk kitaptı. Tamam, ilk kitap olduğu için karakterlerin geçmişini anlatmak zorundaydı; ama kah olayın akışının kesilmesi kah bir türlü asıl olaya girmemesi sebeplerinden ötürü kitaba bir türlü ısınamadım.