Goethe bir şiirinde şöyle der:
Şairi anlamak isteyen
Onun ülkesinde bulunmalı
( Doğu Batı Divanı)
Şimdi "şiir"' 'i daha doğrusu çeviriye maruz kalmış şiiri biraz açmak istiyorum. Şiir çevirisi gerçek bir şiiri tekrar yazmak veya ruhunu deşmek gibi bir şeydir. Şiire sadakat mi yoksa ne pahasına olursa olsun okurla buluşturmak mı? Önemli
Her zaman romanlar olacaktır, çünkü insan hayatı her daim değişkendi ve hayat, insanları bu değişiklikleri anlamak zorunda bırakacaktır; çünkü değişken bir dünyada bir durum saptaması yapmak, bu değişimin kanununu kavramak insan için buyurgan bir zarurettir; en azından insan kalmak istiyorsa böyledir bu, şartları gitgide daha karmaşık hale geliyorken insanın hep ondan daha yüksek ve daha karmaşık bir fikri olmalıdır..
“İnsanın görülmemiş derecede küçümsendiği ve çaptan düşürüldüğü günümüzde, kişinin en ivedi ve en soylu görevi olayları şarkılaştırmak olmalı. Kuşkusuz bu gerçeğin bilincine varacak, insanın insanca sözüne ve onun bülbülleri bile susturabilecek orkestrasına katılma yürekliliğini gösterecek hayli insan var..."
Bizi yalnız özgürlük için
Mutluluk için yarattılar
Dua neyse itiraf için
Kırağıya pencere kadar
Mevsim neyse esrimek için
Sevdalanmak için de bahar
Bizi yalnız özgürlük için
Mutluluk için yarattılar
Sana büyük bir sır söyleyeceğim
Korkuyorum senden
Korkuyorum yanın sıra gidenden pencerelere doğru akşamüzeri
El kol oynatışından söylenmeyen sözlerden Korkuyorum hızlı ve yavaş zamandan korkuyorum senden...
Vurun bakalım bana tam sırasıdır vurun
Gülün suskunluğuma yüzüme tükürerek
İşim değildir benim sövgüleri hoş görmek
Tek söz söylemiyorsam nedenleri var bunun