Bilimi dünyayla ve neden böyle olduğuyla ilgili bir anlayıştan öte bir şey olarak görmüyorum. Verili bir andaki bilimsel bilgimiz sadece o andaki en gelişkin anlayış düzeyimizdir. Mutlak doğrulara inanmıyorum. Bu tür inanışlardan, daha iyi anlama arayışının önünü kestikleri için, korkarım. Nihai yanıtlara sahip olduğumuzu düşündüğümüzde ilerleme, bilim ya da anlaşıyın gelişmesi sona erer. Ne var ki dünyamızı anlama çalışması kendi başına bir amaç olamaz. Bilgiyi, dünyamızı daha güzel, hayatı daha anlamlı kılmak için aramak gerekir.
Amaç para kazanmaksa, Jonah'ın deyimiyle, ancak bize para kazandıran eylemler üretken olabilirdi. Bizi para kazanmaktan uzaklaştıran eylemler ise üretken değildi.
Para kazanmak amacını oldukça mükemmel ifade eden, ancak aynı zamanda fabrikanın çalışmasıyla ilgili operasyon kurallarını geliştirmeni sağlayacak ölçütler bunlar. İşte üç tanesi: Akış, envanter ve işletme giderleri...
Akış, sistemin satışlar aracılığıyla yarattığı paradır...
Envanter, sistemin satmak için satın aldığı şeylere yatırdığı paranın toplamıdır...
İşletme giderleri, sistemin envanteri akışa dönüştürmek için yatırdığı paranın toplamıdır...
“Saraybosna’da şehrin eski kısmında toplam 200 m. bir mesafe içinde Gazi Hüsrev Paşa Camii, eski Ortodoks Klisesi , Katolik Katedrali ve Yahudi Sinagogu bulunmaktadır. Bu kültürümüzdür, bu biziz.”-Aliya İZZETBEGOVİÇ, Tuzla 1994-
Kara Av'm sürdüğü günlerde, sağ elin tereddüde düştüğü
ve sol elin yoldan saptığı günlerde, insan ırkı
Alacakaranlık Kavşağı'na gelecek ve Gölge'nin rüzgarları
güçlenirken var olan, var olmuş ve var olacak olan
her şey bıçak sırtında dengede duracak.
—Ejder Kehanetlerinden.
...Porteneil’e tek başıma gidip kütüphanede bana öğrettiği şeyleri kontrol etmeye başladığımdan beri babam bana karşı daha dürüst davranmak zorunda kalıyor, ama ben küçükten dürüstçe hatta saflıkla sorulmuş sorularıma yalan yanlış cevaplar verip beni kandırırdı. Senelerce Pathos'un Üç Silahşörler'den biri olduğuna inandım, Fellatio'nun Hamlet'teki bir karakter, Vitreous'un Çin'de bir şehir olduğuna ve İrlandalı köylülerin Guinness'i turbayı ayaklarıyla çiğneyerek yaptıklarına.