Ana rahminden ayrılırken bu kadar sessiz değildin
Bilmezdin kavgayı
Duymazdın Munzuru
Dicleyi
Öğrendin ki faşisttir bu çağ
Koru koruyabildiğini
Yaşam ve gülüşün tam ortasında
Belinden düşerse şeytan öldüren
Bilemezsin ne diyeceğini
Ara verirsin kavgalara
Sevdalara koşarsın
Çocukların
Dağların
Taşların
Ağaçların
Hayvanların
Merhametine sığınırsın...
Ben oblomov kadar tembel
Kozet kadar sefil, pejmürde
Dewrêşê ewdî kadar fedakarım.
Harikalar diyarı'nda Alice'im
Kimi zaman Don Kişot olurum
Kimi zaman Boby Sands,
Ama bir yanım hep çocuktur
Şeker portakalı'ndaki zeze kadar yaramazdır.
Doğduğum diyarların kadınları düşüyor aklıma:
Gece gibi yorgun,
Toprak gibi dertli
Irmaklarımız gibi asidirler.
Ve çocuk sevinçleri kadar masum,
Gözlerinin içi kadar da,
Yalnızdırlar...
Eflatuni bir rüzgârda yıkanıyor tüm renkler
Sen rengini unutma
Çığlık çığlığa parçalarken göğsünü
Kimseler duymasa da
Sen sağır olma kendine
Ve alışma kendi gürültüne
Alışma kuşların sessizliğine
Gecenin karanlığında bir çocuk sürüsü
Kardeş ve dost sürüsü
Bir yanları umut
Diğer yanları fıkara
Parçalanmış bedenler
Doğunun gövdesine kan damlıyor
Dört mevsim o geceye sığdı
Ve kesildi insanlığın şah damarı
Küçük bedenler katır sırtlarında
Römork kasalarında
Bembeyaz bir gece koynumda parçalanmış çırılçıplak bedenler
Ne kaçak ne eşkiya
Fıkaralıktı suçları
xwudêyo ger ev qederek be çima her mirin li me ferze
Bir anımdan kalan küçük bir gülümsemendi. Sana ve herşeye dair duyduğum yaşama sevinci, o gün bugündür hayata güzel bakıyorum. Bu hayatta herşeyden önce güzel bir gülümseme armağan etti. Ve sonra gitti.