Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.38
Öyküleriyle Tanpınar
Bugün Tanpınar'ın öykülerinden ve öykücülüğünden söz edeceğim. Elbette yazdığı romanlarla öne çıkan, öyküleri ve şiirleri ise biraz bu romanların gölgesinde kalan fakat yine de çok yönlü olduğu, aşağı yukarı her edebi metne istidadı olduğu eserleriyle ortada olan bir yazardan söz ediyoruz. Böyle bir yazarın doğal olarak dili ustalıkla
Baran-ı Dürr-i Siyah
"Baran-ı Dürr-i Siyah" yani "Siyah İnci Yağmuru", Ahmed Hamdi Tanpınar'ın Mai ve Siyah adlı eserinde de geçen ve edebiyatımızda önemli bir yeri olan kavram. İncilerin en değerlisi siyah inci, çünkü denize düşen yağmur tanesinin bir incinin içine girmesi ile oluşan çok nadide bir inci türü.
Siyah İnci'ye olan merakım üzerine aldığım ama bana bambaşka bir kapı açan kitap oldu. Yazarın hayatını okumam bile kitaba daha çok çekti beni. Ama beni asıl etkileyen ona acımam değil, onun anlatımının samimiliği oldu.
Bir atın gözünden hayatı ve hayvanlara yaklaşımı anlatırken, insana dair de çıkarılması gereken bir çok dersi barındıran naif bir eser. Bir insanın bir hayvanın gözünden böyle bir eseri yazabilmesi için empati duygusunun çok gelişmiş olması gerekli diye düşünüyorum. Özellikle çocuklara; hayvan ve insan sevgisini aşılamak adına okutulmalı.
İnsanı yormayan zihnini dinlendiren nafi bir kitap. Buradan yazarını bir kez daha anıyorum. Güzel bir eser bırakıp yüzyıllarca sonra bile başka yaşamlarda anılmak ne hoş...
Walddteufel’in Elmas Yağmuru valsini Haliç’in mai denizine karşı otururken dinleyip güzel hayaller kurduğunuzu düşünün. Valsın o güzel ezgileri kulaklarınızdan zihninize doğru yola çıktığı an başlayan bu mai hayaller başınızı döndürsün. Esriklik içerisinde geçen birkaç dakika alsın sürüklesin sizi. Ah ne güzel o vals. Bu kelimeleri yazarken
Bir Türk Edebiyatı klasiklerinden Mai ve Siyah 'da okunanlarda yerini aldı. Halid Ziya Uşaklıgil'den ilk eserim oldu. Kitabın zor bir kitap olduğunu duymuştum ama o kadar da zorlamadı. Başlarda ne kadar sıkılsam da son kısımlarında elimden bırakamadım.
Edebiyat düşkünü Ahmet Cemil'in hayatını ele almış. Ahmet Cemil'in önce bir gazete yazarlığı ve büyük bir edebiyatçı hayaliyle başladık. Babasının ölümüyle biraz yıkıldı ama sevdiği ve ailesi için her şeyi yapmaya hazırdı. Başından öylesine büyük olaylar geçiyor ki daha fazla spoiler vermek istemiyorum. Çok çok üzücü ve kırıcı. İnsan hayatında bu kadar çile çekilebilir ve bu kadar sabredilebilir. Okuduktan sonra tam bir film ya da dizilik diye düşündüm. Ülkemizin yufka yürekli kesiminin seveceği bir hikaye. Yani ülke olarak ezilmiş, horlanmış kişileri daha çok severiz. Ahmet Cemil tam da bu karaktere uygun bir isim. Batıyor, sevdiğini başkası alıyor vesaire falan ama hala bir umut içinde.
Umut ile ilgili bir çok cümle var ama şu en iyisi belki de
"Keşke sen de çıldıracak kadar öfkelensen de kendini böyle
üzüntüye, umutsuzluğa teslim etmesen ... " Sayfa 245
Başından bir çok olay geçse de kendini kaybetmeyen ve daima bir hayatı olduğunu düşünen bir karakterin romanı. Sevgi, aşk, edebiyat sevgisinin ağır bastığı güzel bir eser. Tavsiye gayet de edilebilir.
Mai ve Siyah'ı merak edenler için romanın sonu çok anlamlı. İyi okumalar... :)
Sessiz Evin Sakinleri
Not: Bu incelemede Orhan Pamuk’un ‘’Sessiz Ev’’ kitabını dil, anlatım, kurgu, konu olarak dört başlıkta inceleyeceğim. Kitabın içeriğinden bolca örnek vereceğim. Böyle tafsilatlı bir inceleme okunurken kitabın içeriğinden detaylıca bahsedileceği unutulmasın, ona göre okunsun. Yazarın olayları nasıl ele aldığı ve onun yazarlığı da söz konusu kitaba
Dilinin ağır olmasından kaynaklanan sıkıntıları yaşamak mümkün fakat konusu ve psikolojisi dikkatinizi hemen çekecektir. Okurken hayatımdaki mavileri ve siyahları sorgular buldum kendimi. Keyifli okumalar.
336 syf.
9/10 puan verdi
Kitaba yaşıtlarımın söyledikleri yüzünden ön yargıyla başladım. Sıkılacağımdan korktum. Fakat kendimi Ahmet Cemil'e yakın hissetmemden ötürü olsa gerek başladığım andan itibaren bayıldım. Edebiyattaki öneminden ziyade hissettirdikleri gerçekten de memleketimiz gençlerini yansıtıyor. İşte mai gecede bir bârân-ı elmas altında başlayan hikayenin siyah gecede bir dürr-i siyah altında bitmesi... İşte hayatıma girmesinden pişmanlık duyduğum eski bir tanıdığın sözlerinin kanıtı... "Hayat böyle; güzel başlar, kötü biter, daima."
Halit Ziya Uşaklıgil'in "Mai ve Siyah"kitabındaki Ahmet Cemil Karakteri,Hakan Günday'ın "Kinyas ve Kayra"kitabındaki Kayra karakteri,Albert Camus'un dünyaya yabancı karakteri,Sabahattin Ali'nin Raif Bey'i ve Peyami Safa'nın Ferit'i.Özdeşlik kurduğum roman karakterleri.Hislerine ve dünya görüşlerine hayran kaldığım,kendimden nice parçalar bulduğum bovarist karakterler.Ferit,tıp fakültesi öğrencisi.Ani bir kararla tıp fakültesini bırakıp felsefe okumaya karar veriyor.Dünya görüşünü,açmazlarını,ideolojik tavrını değerlendirmemiz gerekirse;materyalist,hedonist gayet de rasyonel bir karakter.Selma karakterine tuhaf bir sevgisi var.Hayvani bir his.Selmaysa spiritüel bir genç.Peyami Safa'nın bundan önce Dokuzuncu Hariciye Koğuşu,Mahşer,Yalnızız kitaplarını okuduğumda şunu farketmiştim ki edebi bir eserde cümleye en çok yakışan kelimeyi bulmayı başarıyor.Her okuduğunda yepyeni kelimeler öğreniyorsun ve tam anlamıyla bir derya.Görüşleri nedeniyle çok yadirganmış ve dünya edebiyatındaki yazarlarla karşılaştırılması gereken bir yazarken kendi edebiyat çevresinde hak ettiği yeri bulamamış bir yazar.Merak ettiğim konu;Matmazel Noraliya'nın Koltuğu nedir diyordum,romanın içinde saklı.Peyami Safa'nın edebi üretkenliğinin,düş ve düşünce gücünün sebebini erken yaşta yetim kalması,hayatı boyunca uğraşmak zorunda kaldığı hastalıklarıyla ilişkilendirebiliriz diye düşünüyorum.Muhakkak okunmalıdır!
