Başkalarının düşüncelerini tabii ki dinlemeli ve tartmalıyız, ancak asla "kendi zihnimizi başkalarına teslim etmemeliyiz." İlişkilerimiz bağlamında bazı şeyleri tartmalı ve birbirimizi demir gibi "parlatmalıyız", ancak ayrı düşünürler olarak kalmalıyız.
Bu durumun (sosyal fobi) ne kadar acı verici olduğunu, kimse farketmesin diye hayat boyunca nelerden vazgeçildiğini, yerinde saymanın mutsuzluğunu en iyi yaşayanlar bilir.
Bir kuşun oradan bir çöp, buradan bir ot, beri yandan bir yaprak toplayarak kendine bir yuva yapması gibi, biz de bir kitaptan bir sayfa, bir filmden bir sahne, bir efsaneden bir bölüm, bir öğütten bir ders toplayarak kendimize bir kişilik yaparız
An'da bulunarak, korkularınızın ve güvensizlik duygularınızın ötesini görme ve kendinizi neredeyse sınırsız seçimlere açma fırsatına sahip olursunuz. An'da yaşamayı öğrenirken, tam şimdi ve burada olan fırsatları değerlendirmek yerine, geçmişten ve gelecek için duyduğunuz endişelerden oluşan dugusal yükünüzü bir yana bırakmanın yolunu keşfediyorsunuz
Birçoğumuzun içinde bir şeyleri atladığımıza dair içimizi kemiren bir düşünce var. Ancak, ne olduğunu bulamıyoruz. Daha fazlasını yapmak, daha fazlasını kazanmak veya daha çok olmak için çabalıyoruz. Yine de boşluk hissine kapılıyoruz. Gerçekten ne istiyoruz? Genellikle önemsenmek, anlaşılmak, sevilmek veya saygı görmek istiyoruz. Birçoğumuzun çabalarına yakından bakarsanız, hep aynı noktaya geldiğini görürsünüz. Aslında, insan olarak değer görmek istiyoruz Birçoğumuz için hoşnutsuzluk, içimizdeki derinliklerde değersiz olduğumuza inanmamızdan kaynaklanıyor.