Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.11
Melek gibi bir anne ve büyükanne... Alkolik ve sefil bir baba... Kötü aile ortamında büyümüş acımak nedir bilmeyen muallime Zehra...
Kitabın başında karakterlere olan önyargılarım oluşmuştu. Gözümde her karakterin farklı bir konumu vardı. Fakat kitap bittikten sonra anlıyorsunuz ki hiç bir şey göründüğü gibi değil. Kimin ne yaşadığını bilmeden yorum yapmak çok mantıksız. Kitap bize önyargılarımızla yaşanmayacağını anlatıyor. Gerçekten de bir insana önyargı besliyorsak o insana acımıyoruz. Aslında tek yapmamız gereken ne olursa olsun acımak...
Haruki Murakami
Özel kuşe kağıdı ve çok güzel bir kitap kağıdı var. Betimlemeler basit olsa da çok akıcı geçti kitap, bir nefeste okudum.
Kitabın konusu uykusuzluk olduğu için benim ilgimi çekti ama beklentimi alamadım, konu bir yere varmadan kitabın sonu kitabın asıl konusu ve teması dışına taşınıp bitti.
Kitapın konusu bir kadının lise yıllarında başına gelen uykusuzluk sorununun, evli olduğu zamanda uykusu sırasında rüyasına giren bir karabasan ile tekrardan bir sorun olmasıyla başına dert oluyor ama bu dert ileride kendine ayıracak bir zamana yer verdiği için bir fırsata dönüşüyor.
Kendine ayırdığı zaman Tolstoy'un kitabı Anna Karenina'yı defalarca okuyor. Yazar bu kitap üzerinde çok duruyor, belki de bir şey anlatmaya çalışıyor...
17 gündür uyumamasına rağmen bilincini kaybetmeyen kadının, neden uyuyamadığını, sonunda uyudu mu acaba ya da uyuyamadığı için doktora gitmeyen kadın acaba doktora gitti mi?.. Gibi soruları cevapsız bırakıp konu ile alakası olmayan bir son ile bitirmesi beni kitaptan biraz uzaklaştırdı...
Lakin bir yazarı sadece bir kitabı ile yargılamak mantıksız olur...
Lise yıllarımda okuduğum, bitirdikten sonra bir hafta annemden gizli saklı ağlamama, sonunda ağlarken yakalanıp saçma sapan şeylere ağlıyorum diye annemin terlikleriyle yakınen bir muhabbette bulunmama sebep olan kitap..
•
Kitapta iki ayrı kültürden gencin üniversite yıllarında birbirini sevip evlenmeleri anlatılıyor. Daha sonra yaşanılan kültür çatışmaları, çevre baskısı sonucu darma dağınık olan hayatlar, hayaller. Aşk her şey değilmiş dedirten, "Ayrı dünyaların insanlarıyız." klişesinin aslında o kadar da mantıksız olmadığını gösteren bir hikaye.
•
İsterdim ki bu güzel kitap Canan Tan'ın okuduğum son kitabı olsun. Malesef bundan sonra başka bir kitabını daha okudum ve yazarla yollarımız ayrıldı.
•
Ancak itiraf edelim iyi ağlattı.
Kitabı gece bitirdim.Hissettiğim kafa karışıklığını ve kitabın sonuna duyduğum siniri beynime giden şeker miktarındaki azalmaya bağlayarak sabahı bekledim. Ama hayır değilmiş. Halâ kızgınım. Bu kitaba duyduğum mantıksız sinirin çözümlemesini yapar yapmaz dönüp yorumumu güncelleyeceğim.
Yazar hakkında ufak bir araştırma yaptığımda; dünyanın en önemli haber kuruluşlarından Deutsche Presse-Agentur ve Finlandiya'nın en çok okunan gazetesi Helsinki Sanomat tarafından
Saint-Exupéry'nin Küçük Prens'ine benzetildiğini ve "Türklerin Küçük Prensi" olarak adlandırıldığını okudum ve oldukça dikkatimi çekti. Daha sonra burada eser
·
Puan vermedi
Yapılanlar olanlar kime göre doğru kime göre yalnis ?
İnsan nasıl bukadar guzel sever ve insan nasıl bu sevgi içinde mahvolur! Ne kadar mantıksız olsada okadar çokta mantıklı. Kitap demekten ziyade bu hayat hilesini okurken yapilan yalnislari göreceksiniz ve bı okadar da o yanlislar wertheri tanıdıkça doğru gelecek. Muhteşem bir hayat kötü bir son...
