Merhaba,
Uzun zamandır beklediğim haber dün itibariyle geldi. Yaklaşık 1 yıldır içerisinde bulunduğumuz pandemi süreci sebebiyle okullar bir türlü açılamamıştı. Fakat artık köy okullarında 15 Şubat tarihinden itibaren yüz yüze eğitim öğretim başlıyor.
Bununla birlikte hem bu süreçte biriktirdiklerimle hem de YouTube kanalıma Katıl butonuyla
Merhaba,
Havanın oldukça soğuk olduğu günler geçiriyoruz malum. Bu havalarda sıcak evlerinde oturan ve kitaplarıyla gayet mutlu, sorunsuz bir hayat geçiren iki insan olarak yeni yıla kendi lüksümüzü doyurarak değil, bu soğuklar içerisinde eğitim hayatlarına devam etmeye çalışan ihtiyaç sahibi köy okullarına ulaşarak girmek istiyoruz.
Eski Mardin'de ismini hatırlayamadığım bir sokakta yürürken yerde şu mısralar ile karşılaşabilirsiniz:
"Uçmayı öğrenemeden göçmeye mecbur kalmış bir kuş gibi kalbimiz."
Mezopotamya'dır o Öncesi Diyarbakır : o benim en esmer çocugum
Siverek : bir toz bulutu altında kentsiz bir öpüş
Urfa : simsiyah bir yaradır dualar dökülür eteklerinden
Silvan : ipek yoludur ışık !! çalar diyarbakır gecelerinden
Hazro : bir unutuştur.
Lice : 'ye güven olmaz o hep illegal
Çınar : ben anlatamam gidin sorun o kendisini
Değerli 1000K üyeleri; bir süredir ivme kazanmış olan okur buluşma etkinlik ve sayfalarını hem bir araya toplamak hem de fikir ve önerileri güncel tutmak adına böyle bir ileti paylaşmaya karar verdim, katkılarınızla yorum ve tekrar paylaşımlarınızla destek olabilirsiniz, teşekkürler. Hedef bütün Türkiye :)
01 Adana
Mor Gabriel Manastırı-Mardin
M.S. 403 yılında eski bir tapınak üzerine inşa edilen Manastır, Süryani Cemaatinin önemli dini merkezlerinden biridir. 630 yıl boyunca Dünya Ortodoks Süryanilerinin merkezi konumunda olan Manastır, hala etkin bir şekilde ziyaret almakta ve bir ibadet mekânı olarak hizmet vermektedir.
"Rahiplerin Meskeni" anlamına gelen "Deyrulumur" ismiyle de bilinmektedir. "Mor Gabriel Manastırı" adlandırması, Turabdin Metropoliti Mor Gabriel'in (634-668) adından gelmektedir. Mor, Süryanice "Aziz" demektir.
Deyrulzafaran Manastırı-Mardin
Üç kattan oluşan Manastır 5. yüzyıldan başlayarak farklı zamanlarda yapılan eklentilerle bugünkü haline 18. yüzyılda kavuşmuştur. Manastır, önceleri Mor Şleymun Manastırı olarak biliniyordu. 15. yüzyıldan sonra Manastır’ın etrafında yetişen zafaran (safran) bitkisinden dolayı Deyrulzafaran (Safran Manastırı) adı ile anılmaya başlandı.
1988'de Mardin'in Kızıltepe ilçesinde doğdu, gözlerini açtığında "ulan ne kadar az insan varmış burada" dedi ve kimseye ilk kez bir şey anlatamadı. Hayal kırıklıklarıyla dolu hayatı onu taa buralara kadar sürükledi ve kendisini buldu. Kendini bulduğunda da her şey için çok geçmişti, çünkü bir şeyler yazıyordu ve hiç bir şey geçmiyordu. Aksine, filizleniyordu.
Allah'a inanıyordu, annesine inanıyordu, saygıya sevgiye inanıyordu, acıya inanıyordu, aşka hep inanmak istiyordu. Elma şekerine kanıyordu, umutla bakan gözlere kanıyordu, dostlarına kanıyordu, sigarayı içine çekip hiiiiiii babam geldi diyordu... Büyüyordu!
Okumak istiyordu, ama ne zaman bir şeyler okusa daha ilk paragrafta hayallere dalıyordu. Kurduğu hayaller okuduğu romanlardan daha akıcı geliyordu. Şiir yazıyordu, insanlar şair diyordu. Bazen şiyir yazıyordu insanlar şayir diyordu. Bazen hiç bir şey yazmıyordu insanlar hiç bir şey demiyordu. Herkes susuyordu, herkes bir şeyler susuyordu sessizce.
Şuan 35 yaşına geldiğini düşünüyorum ama sadece rakam olarak. Bazen çocuk bazen ihtiyar görüyorum onu. Bazen olgun bakıyor bazen dolgun. Onu kimse anlamıyor, o da kimseyi anlayamıyor bu yüzden insanlarla çok iyi anlaşıyor.
Size selamı var kendimin. Öyle işte.
Vesselam!
YouTube kitap kanalımda Huzursuzluk kitabını okumadan ölebilirsiniz dedim: ytbe.one/dR12B0gIkhg
"İnsanın karnı tok, sırtı pek oldu mu başkalarının yoksulluklarını okuması, merhamete gelip iç çekmesi ne tatlıdır."
Wolfgang Borchert
Onbinlerce defa okunmuş olan ve kendi açımdan 10 üzerinden 3 puandan fazlası etmeyecek bu roman
Herkese Merhaba ;
Sevgili Zülfü Livaneli'nin Kaleminden çıkmış olan "Huzursuzluk " kitabını okuduğumda bende gerçekten huzursuz oldum.
"Harese nedir, bilir misin oğlum? Arapça eski bir kelimedir. Bildiğin hırs, Haris , ihtiras , mühteris sözleri buradan türemiştir.Harese şudur evladım,
Develere çöl gemileri derler bilirsin. Bu