Marie Curie, uranyum cevherindeki radyasyonun gizemini çözme ye yöneldi. Hareket etmeyen pusula ibresinin sırrı Albert Einstein'a harekete geçmesi gerektiğini hissettirdi. I
Marie, baba evinde geçirdiği yıllar boyunca çok çeşitli alanlarda kendini geliştirme olanağına sahip oldu ve ancak yirmili yaşlarına geldiginde bir bilim adamı olmaya açıkca karar verdi.
Mutlu bir ev hayatına sahip insanlar, Alaska ve Galápagos’a giden gemilere binmezler. Sevgi dolu aile ortamlarından ayrılıp ıssız atölye ve stüdyolarda dünyadan el etek çekmezler. Akıl sağlığı yerinde olan hiç kimse kendini Marie Curie gibi zehirleninceye kadar X-ışınlarına maruz bırakmaz. Uygarlık asosyal uyumsuz kimselerin geri kalan o düz, kalender, aile odaklı insanlığa dayattıkları bir arazdır. Ancak o zavallılar, o başarısızlığa mahkumlar, o dışlanmışlar bir semenderin çiftleşme adetlerini gözlemek için günlerce pusarlar. Ya da kaynayan bir çaydanlığı incelemek için.
Eğer hala insanlığımızla övünebiliyorsak bunu Pasteur gibi, Marie Curie, Einstein gibi, Hawking gibi dâhiler aramızdan çıktığı için yapabiliyoruz. Daha 5 bin yıl önce yazmayı keşfetmiş insanoğlu bugün kâinatın boyunu posunu, yaşını, içindekileri bilebiliyorsa, bu inanılmaz gelişmeyi böyle büyük insanoğullarına ve insankızlarına borçluyuz. Bir yere giderken GPS mi kullanıyorsunuz? Bu Einstein sayesinde mümkündür. Gittiğiniz yerde bir kuduz köpek sizi ısırdı; ölüme mahkûm değilseniz bu Pasteur sayesindedir. Kanserde radyasyon tedavisi mi görüyorsunuz? Bu Madam Curie sayesindedir.
Kendisi ile anılır olan radyumdan çıkan ışınların kanserin bazı çeşitlerinde tümörleri iyi ettiği ortaya çıkınca, kanser tedavisinde, soy adından ilham alınarak, curieterapi (kemoterapi) olarak bilinen tedavi dönemi açıldı
Toryumun radyoaktif özelliğini buldu ve Radyum elementini ayrıştırdı. Bilimsel çalışmaları sonucu maruz kaldığı radyasyondan hastalanıp ölmüş olmasından dolayı 'bilim için ölen kadın' olarak akla geliyor.
Uranyumla yaptığı deneyler sonucu radyoaktiviteyi keşfetti. Radyoaktivite Üzerine yaptığı çalışmalarla iki kez Nobel Ödülü kazandı ve Radyoloji biliminin kurucusu oldu.
Nobel ödülünü kazanan ilk kadın oldu ve bu ödülü iki kez kazandı.
Sorbonne'un ilk ve uzun yıllar boyunca da tek kadın profesörü oldu.
On dokuzuncu yüzyılın sonlarında, Marie Sklodowska ve kocası Pierre Curie uranyumdan dört yüz kez fazla radyasyon yayan bir element keşfettiler. Marie'nin ülkesine atfen ona polonyum adım verdiler. Kısa bir süre soma radyoaktivite sözcüğünü icat ettiler ve uranyumdan üç bin kez daha güçlü bir element olan radyumla deneylerine başladılar. Ve birlikte Nobel ödülünü kazandılar.
Pierre'in daha o zamandan şüpheleri vardı: Acaba cennetten mi yoksa cehennemden mi bir armağan getirmişlerdi? Stockholm'deki konuşmasmda, bizzat dinamitin mucidi Alfred Nobel'in davranışının bir örnek teşkil ettiği konusunda uyarıda bulundu:
"Güçlü patlayıcılar insanlığın hayranlık uyandıran projeleri gerçekleştirmesini sağladılar. Ama bunlar halkları savaşa sürükleyen büyük canilerin ellerine geçtiklerinde korkunç yıkım araçlarına dönüşmektedirler."
Bedeni bilimsel alanda elde ettiği başarıların bedelini ödedi. En sonunda kan kanserinden ölene dek, maruz kaldığı radyasyon bedeninde yanıklara, yaralara ve şiddetli ağrılara neden oldu.
Yeni radyoaktivite krallığındaki buluşlarıyla yine Nobel ödülü kazanan kızı Irene'i ise lösemiden öldü.
Marie Curie, uranyum cevherini ayrıştırdıktan sonra polonyumu bularak radyoaktivite keşfettiği için fizik, ölümcül türü yok edecek radyomu bulduğu için kimya Nobel ödüllerini aynı anda aldı. Ancak bu beraberinde atom bombasının sırrını da getirdi.