Marksist ekol kapitalizmin bilimsel geçinen en sert eleştirisi olduğunu iddia etmesine rağmen, ironik olarak bilgi-iktidar konusunda sisteme en yararlı alet konumuna düşmesine engel olamamış, liberalizmin sol kanadı olmaktan kurtulamamıştır. Yüz elli yıllık deneyim bunu yeterince kanıtlayıcı niteliktedir. Bunun temel nedenini bu ekolün yöntemini ve tüm bilgi birikimini ‘ekonomik indirgemeciliğe’ endekslemesine bağlayabiliriz. Toplumun metafizik ve tarihsel karakterini çok basitçe ele alan, iktidar olgusunu basit bir hükümet komitesine indirgeyen, ekonomi-politik tahlile sihirli bir rol yükleyen ‘bilimsel sosyalizm’, pozitivizmin bir versiyonu olmaktan kurtulamamıştır. Sosyolojiye Emile Durkheim ve Max Weber’de olduğu kadar kurucu rol atfetmesine rağmen, yöntem ve epistemoloji konusunda liberalizmin sol ekolü olma konumunu aşamamıştır. Bir kez daha önemli ve belirleyici olanın niyetler değil, topluma hükmeden sistemin (yöntem, bilgi-iktidar, teknik güç) asimile edici ve kendisiyle bütünleştiren güç odakları olduğu açığa çıkmaktadır. Önemli bir güç olan ekonomi-iktidar ve diğer temel metafizik güçlerle birlikte doğru bir tarihsel-toplumsal çözümlemeye tabi tutulmadan kapitalist moderniteyi aşmak, bunun için sorunları ortaya koyup çözüm yolları önermek ve eylemli kılmak pek mümkün olmadığı gibi kaba bir pozitivizme düşmekten öteye sonuç vermez. Mevcut teori ve pratik bu gerçeği yeterince kanıtlamaktadır.