Bu kadar çok kitap nasıl buluyorsun, bazen düşünüp düşünüp okuyacak bir şey bulamıyorum...
Ben fazla buluyorum, okuma hızım bulduklarıma yetişmiyor. Genelde bir kitaptan üç kitap ekleniyor okuma listeme. Kendimde eksik bulduğum alanları araştırmak için kitap araştırıyorum, bulmak çok kolay oluyor. Diğer edebi alanda ise genelde sevdiğim yazarlardan gidiyorum.
Yüz yıl oldu yüzünü görmeyeli,
belini sarmayalı,
gözünün içinde durmayalı,
aklının aydınlığına sorular sormayalı,
dokunmayalı sıcaklığına karnının.
Yüz yıldır bekler beni
bir şehirde bir kadın.
Aynı daldaydık, aynı daldaydık.
Aynı daldan düşüp ayrıldık.
Aramızda yüz yıllık zaman,
yol yüz yıllık.
Yüz yıldır alacakaranlıkta
koşuyorum ardından.
Herhangi bir şey yazarken tıpkı bir mektup gibi, diyalog gibi; bir "kişi"ye hitap etmek çok daha kolay bence. Diğer türlü sanki bir şeyler yerini bulmadan boşlukta süzülüyor. Kimsenin kafasını çevirip bakmadığı, tenezzül edip de dinlemediği yakarışlar oluyor. Hemen hemen her yazımda "canım" diye bir hitap var ama bu yalnızca bir imgelem aslında. Sevilen/nefret edilen/özlenen/katlanılamayan herhangi bir kişi imgesi. Bu imgeye bir insan yerleşseydi hiçbir şey yazamazdım.