Terapilerde hangi ekol kullanılırsa kullanılsın, hangi teknikler uygulanırsa uygulansın, ulaşmaya çalıştığımız temel hep kişinin kendisiyle ilgili düşünceleri/kişinin dünya hakkındaki inançları oluyor. Bu temelde yatan iki önemli faktör öz güven ve öz saygı...
Saygı dediğimizde aklımızda bazı kişiler, bazı özellikler, bazı imajlar belirir. Saygın biri olmak, çevreden saygı görmek Maslow'un ihtiyaçlar piramidinde yer edinmiştir. Aile içinden başlar saygı ve topluma yayılır, ancak saygı sadece başka birine duyulmaz, insan kendine de saygı duyabilir. Nitekim hepimiz kendimize saygı duyuyoruz veya duymuyoruz.
Bu neden önemli? Aklınıza saygın kişileri getirin, neden saygın oldular, neden onlara bu duyguyla bakıyorsunuz? (artık hangi duyguyla bakıyorsanız, hayranlık, sevgi, korku...) Neden saygın biri olmak istiyorsunuz? Neden saygın biri olmak istiyoruz?
Bu soruların cevaplarını kitabı okurken bulabileceğiniz gibi, içerisinde kendinize saygı duymanızı sağlayacak bir sürü çalışma da mevcut. Ama kitabın öğrettiği en önemli şey şu bence: saygı kazanılır, saygı için uğraşmanız emek sarf etmeniz, kendi gölgenize karşı koymanız, bir şeylere hayır, bir şeylere evet demeniz gerekiyor.
Saygın biri doğulmaz, saygın biri olunur. Ve hepimiz kendi hayatımızda, elimizde neyimiz varsa bu hedefte onları kullanmalıyız. Mesela saygın olmak bir şeye sahip olmak değil, bir unvana sahip olmak, makamlı olmak değil, o unvanla ve makamla ne yaptığın.
İster inanın ister inanmayın ama kendimize yalan söylememiz çok zor. O yüzden yaptığımız işleri, kendimizi hayal kırıklığına uğratmayacak biçimde yapmaya özen göstermeliyiz.