İlk evladım Köksal 1969 yılında
ikinci evladım Serdar 1971
üçüncü yavrum Hakan 1973
dördüncü oğlum da 1975 yılında dünyaya merhaba demişti.
13 Kasım Cumartesi 1976 gününden bir gün evvel Serdar'ın dişi çok ağrıyordu. Sabaha kadar ağlamış hiç yatmamıştı. En küçük oğlumu abisine (Köksal) bırakarak Serdar'ı dişçiye götürmeye karar verdik. Serdar
Sık sık başı ağrıyordu. Çok ders çalışmasına rağmen "anne çok çalışıyorum fakat unutuyorum" derdi. Bakkala birşeyler almaya gönderdiğimde ne alacağını unutuyordu. Not tutmaya başladı, not tutmasa unutuyorum diyordu. Keşke o zaman farkına varsaydım diye kendimi suçluyorum. Biz çok ders çalıştığı için belki zihni yoruluyor diye
İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor...
İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
Kunduracı Bahri Usta…
Babam bir kunduracıydı.
Cebirde ne kadar iyi olduğunu bilmeyenler için sadece Kunduracı Bahri Usta olarak kaldı.
Bana göre onun asıl ustalığı cebirdeydi.
Okulu dışarıdan bitirmişti, ama rakamlarla arası tanıdığım herkesten çok daha iyiydi.
Bu nedenle mühendis olmamda yarı yarıya pay onun.
Hatta şöyle bir düşündüm de, payın
*Walt Whitman eşcinseldi. En büyük aşkı ABD Başkanı Abraham Lincoln’dü. Şiir yazmadığı veya Abraham Lincoln’e duyduğu aşkı anlatmadığı zamanlarda banyo küvetinde içki içerek bağıra bağıra şarkılar söylerdi.
*Shakespeare yazdıklarından kazandığından daha fazla geliri tefecilik yaparak kazanıyordu.
*Karanlık hikâyelerin ustası Edgar Allan Poe‘nun
Dikkat spoiler içerir!
Tomris Uyar'a göre öykü, "bir vuruşta bir parıltı yaratan, unutulmayan, okurda yıllar sonranın algılarını hazırlayan, kısaca, okuru değiştiren sanat" olarak tanımlar.
Onun okuru, boşlukları doldurabilecek, öykünün açık uçlarını kendi deneyimleriyle doldurabilecek veya genişletebilecek dikkatli ve donanımlı bir okur
Üç arkadaşın öyküsü bu. Beyoğlu’nda büyümüş, Beyoğlu’nda yaşayan üç ayrı kişilik, üç ayrı kimlik, üç ayrı insan. Ölümsüzlük merakıyla başlayan ölümler. Her cinayetin ardında gizemli bir neden… Ve soruşturma boyunca adım adım, bina bina, sokak sokak Beyoğlu. O çoksesli, çokrenkli, çokdilli, çokkültürlü Beyoğlu. Günümüzün Babil Kulesi… İnsanın
"Açıklık bir alanda iki dinozor varsa ve bunlara iki dinozor daha katılırsa, orada dört dinozor olur! Etrafta bunu görecek hiçbir insan olmadığı ve hayvanlar ise bunu bilemeyecek kadar aptal olduğu halde!"