Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mayıs başındayız ama güller solmaya başladı bile. Sanki doğanın fazla vakti yok, acelesi var.
16 Mayıs Yetişmeye çabalamaktan vazgeçince her şeyin rengi yerine gelir, yürümenin, durmanın, geride kalmanın
Reklam
İzmir'in işgalinden sonra Ödemiş Kaymakamı Bekir Sami (Baran) Bey, İçişleri Bakanlığına bir telgraf çekerek, "Yunanlılar İzmir'i işgal ettiler. Kâfi kudret ve imanımız vardır. Emrinizi makine başında bekliyorum" dediği vakit telgrafına, İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Timolyon cevap vermiş ve "Talimatı validen alınız" demişti. Bunun üzerine Ödemiş kaymakamı İçişleri bakanına ikinci bir telgraf çekerek, "Ben Timolyon adında bir müsteşar tanımıyorum; sizin imzanızla emir bekliyorum" dedi ise de nazırdan gelen cevap da aynı mealde idi. Fakat bu cevap, vatansever kaymakamı doyurmadı; bu sebeple o, saraya başvurdu, fakat saraydan değil sadrazamdan cevap aldı. Bu cevap da rahatlatıcı değildi. Aynı kaymakam, 29 Mayıs'ta İtilaf Devletleri mümessillerine bir telgraf çekti, İzmir'i mütareke hükümlerine aykırı olarak Yunanlılara işgal ettirmelerini, acı bir dille eleştirdi, Yunanlılar İzmir'den çekilmezlerse, dökülecek kandan İtilaf Devletlerinin sorumlu olacağını açıkladı ve nihayet bundan sonra "Kalem değil silah konuşacaktır" demek suretiyle bir yandan gerçeği ifade etti; bir yandan da devletleri tehdit etmiş oldu, öte taraftan, İzmir Valiliğine gönderdiği bir telgrafta, valinin tutumunun memleket aleyhinde olduğunu belirttikten sonra vilayetle ilgisini kestiğini söylemiş ve Kuva-yı Milliye'ye katıldığını bildirmişti.
Sayfa 264Kitabı okudu
Fakat Urla olayının daha da dikkate değer bir tarafı vardı; o da, Türk halkının, kendi yurdunu koruma hususunda, hiç düşünmeye lüzum görmeden ve kimseye danışmadan silaha sarılabilmesi idi. Kaldı ki, bu bir avuç insan, 17 Mayıs akşamına kadar, sadece Rum çetelerinė karşı değil aynı zamanda Yunan deniz erlerine karşı da savaştı. Gerçekten, 16 Mayıs'ta Urla'da çarpışmaların başladığı sıralarda bir Yunan savaş gemisinden karaya asker çıkarılmış; bunlar iskeledeki silah deposunu işgal etmişlerdi. Ertesi gün aynı savaş gemisinden karaya bir miktar daha asker çıkarak savaşa katılmış, İzmir yönünden gelen bir Yunan bölüğü de Urla'ya yaklaşmıştı. Bu durum karşısında savunma imkânı kalmamış ve Türk garnizonu Yunanlılar tarafından tecrit edilmişti.
Sayfa 249Kitabı okudu
Yunanlılara karşı ilk direnme Urla'da meydana geldi. Çünkü İzmir'in işgalini öğrenmiş olan 800 kadar yerli Rum, 16 Mayıs sabahı Urla yarımadasındaki Türk köylerine saldırdılar, köylüleri öldürdüler, mallarını yağmaladılar; sonra da Urla kasabasının Müslüman mahallelerini kuşattılar. Bu durum karşısında, Urla'da bulunan 173. Türk Alayı'nın 18'e varan silahlı eri ile Alay Komutanı Kâzım Bey, birkaç jandarmayı da bu birliğe katarak kasabayı savunma tedbirleri aldı. Bundan dolayı aynı gün öğleye doğru başlayan Rum saldırısı püskürtülmüş, fakat gittikçe sayıları artan bu azgın kuvvet karşısında, direnmenin güçlüğü de anlaşılmıştı. Bu durum karşısında Urla halkı, kasabadaki silah deposundan sağladığı silahlarla 120 kişilik bir milis kuvvet meydana getirmiş ve 173. Alay'ın yirmiye varmayan kuvvetinin yanı başında yer almıştı. Gerçi bu birliğin başarıları, bir kıvılcım gibi yanıp söndü, fakat bu olayın Türk İstiklal Savaşı'ndaki yeri pek seçkin oldu. Çünkü burada yapılan hareket, Türk silahlı kuvvetlerinin, mütareke hükümlerine rağmen, ilk defa düşmana silahla karşı koyması hareketi idi.
Sayfa 248Kitabı okudu
Mitingler yasaklanmış olduğu için İkinci Sultanahmed Mitingi'ni tertipleyenler, yayımladıkları bir beyanname ile halkı, 30 Mayıs cuma günü, kurtuluş için dua etmek üzere, camilere davet etmişlerdi.⁹⁶¹ Fakat halkın daha çok Sultanahmed'de toplanması isteniyordu. Burada gerekli tedbirler de alınmıştı; meydanda siyahlarla örtülü bir kürsü
Sayfa 236Kitabı okudu
Reklam
23 Mayıs 1919 Cuma günü Sultanahmed Meydanı'nda yapılan miting, şimdiye kadar yapılanların en büyüğü hem de en iç yakıcısı idi. İki yüz bin kişinin katıldığı tahmin olunan bu mitingde şair Mehmet Emin Bey, "Milli ruhların önünde" her kuvvetin aciz kaldığını ve Türk milli ruhunun şahlanmak üzere olduğunu belirtti. Aynı mitingde konuşan Halide Edip (Adıvar) Hanım da gerekirse can vermekten kaçınılmayacağına dair oradaki kalabalığı ant içmeye davet etti ve bu büyük kalabalık bir ağızdan "vallahi" demek suretiyle bu teklifi yerine getirdi. O anda ağlayanlar, hıçkıranlar pek çok idi, Türk milletinin ıstırabını, nefret ve kinini burada toplanmış olan bu insanların yüzünden okumak mümkündü.
Sayfa 235Kitabı okudu
Bunca yıl sönmemiş umudum. Nisan değilse Mayıs. Perşembe değilse Pazar.
Attila İlhan
Attila İlhan
Durmadan yağmur yağmasına rağmen, 22 Mayıs 1919'da Kadıköy belediye binası önünde yapılmış olan mitingde 20.000 kişi bulunmuştu, öteki mitinglerde görülen heyecan bunda da aynen vardı, özellikle bir Türk kadınının, çocuğuna vereceği öğüdün ne olacağını burada bağıra bağıra açıklaması, dinleyicileri cidden coşturmuş ve söylediği sözler Türk
Sayfa 235Kitabı okudu
20 Mayıs'ta Doğancılar'da yapılan mitingde büyük bir kalabalık vardı. İşin en dikkate değer tarafı da mitingde bulunanların çoğunun ağlaması idi. Hak ve adalet isteyen bir hatip, "Dört yüz bu kadar seneden beri minarelerinde ezan, camilerinde Kur'an okunan İzmir'imizi hiçbir vakit bağışlamayacağız." dedi; "Asri
Sayfa 234Kitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.