Ne hayatımızın tanrısıyız ne de onun güçsüz kurbanlarıyız.Biz hayatın içerisinde,arka planda çalan kaotik nağmeyi duyabilecek ve onun ritmine ayak uydurabilecek iradeye sahip varlıklarız.
Hakikat tektir,bütün varlık birdir ve onun içerisindeki ayrımlar,adına “ben” demek zorunda kalan aciz bir canlının algılama yönteminden ibarettir.Tabiat ve varlık,bizim zihnimizin kategorilerine uymak zorunda değildir.
Yaşamın rehberliği olmadan ortaya konacak her ideolojinin eksik olduğunu,binlerce acı tecrübenin sonucunda öğrenmiş olmamız gerek.İnsanın en önemli eksikliği,varlığının maddi düzeydeki bilgi birikimine karşı bigâneliğidir.