Şehname ve uyuyan güzel masalının esintilerini taşıyan tek kitaplık, şahane bir baskıya sahip fantastik bir kurgu kızyılandiken. Bir dokunuşu ile ölüm getiren prenses Soraya, bu lanet nedeniyle tüm gözlerden saklı büyümüş biriyken lanetinden kurtuluş umudu olan Pervaneh’in zindana atıldığını öğrenir ve hikayesi başlar.
Yazarın kalemiyle ilk kez tanışan biri olarak akıcı ve yalın üslubuna hayran oldum. Bu özelliklerini kurguladığı pers esintili dünyasının güzelliği ile birleştirince kitap bir çırpıda bitiverdi. Zaman zaman kahramanlarımızın hareketlerinde tahmin edilebilirlik unsurları olsa da genel anlamda merak unsurunun her daim korunması kitabı elimden bırakamama nedenimdi. Yine de belirtmem gerekir ki, tek kitap olması olayların çözüme ulaşması açısından ve kahramanlarımızın kararlarında, duygularında çok hızlı değişimler göstermesini sağladı. Bu hızlı akış merakın giderilmesi açısından iyi ama son derece ilginç ve güzel bir şekilde kurgulanmış karakterler ve dünyanın anlaşılmasında ne yazık ki yetersiz hissettirdi.
Tek kitaplık bir fantastik okumak isteyenler bir şans verebilir.
7/10
"Nasıl olmuştu da hikayemi onsuz yazmaya kalkışmıştım?"
Beni hayal kırıklığına uğrattı. Sevebileceğimi düşünmüştüm. Arka kapağını okuyunca bu tarz konuları çok sevdiğimden almaya karar vermiştim.
Aşk desem, romantik olduğunu düşünmüyorum. Güzel değildi. Yazamamıştı şahsen yazar. Komedi desem çok az gülümsedim. O da Mike olduğu yerlerden.
Kitabı sırf Mike ve aşk hayatı için okudum. Eşcinsel bir karakter kendisi .d
Sam,aynı Bal kitabındaki Çınar gibi aptal kararlar vermişti. Allison'a umut verip, Camilla'ya aşık olması... 2 kızı idare ediyor gibiydi ve bunu okurken "Öğh!" dedim.
Camilla o kitaplardaki iyi,saf kız gibiydi. Sam'de o kıza aşık, platonik, 2.erkek gibi.
Sam,Mike ve Adrian'ın dostluklarını da sevmedim.
Ne düşünüyorum biliyor musun?
Günlük tutmanın aslında hiç de iyi bir fikir olmadığını.
Kendimi iyi tanıyorum ve nasıl bir kumaştan yapıldığımı biliyorum.
hoştu okurken şaşırdım falan ama sonlara doğru bazı olaylar çok hızlı gelişti gibi. divlerin bir anda taraf degistirmesi falan çok ani oldu. ayrıca karakter betimlemesi eksikti. özellikle kadın karakterler fiziksel olarak nerdeyse hiç betimlenmemişti.
...o dönem herkesin beni bir yük olarak görmesine alışmıştım. ailem ve melissa mesela, hepsi iyileşmemi istiyordu ama benimle olmaktan keyif almıyor gibiydiler. tekrar işlevsel hale gelmiş olsam da kendimi hala çok değersiz ve zavallı bir insan gibi hissediyordum; böyle, sanki herkesin vaktini boşa harcıyormuşum gibi. işte seninle aşağı yukarı o sıralar tanıştım.
Görülmek… Dünyaya gözümüzü açtığımız andan, öteki-lerin zihninde sadece birkaç anıdan ibaret olacağımız zamana dek, belki de en büyük arzumuz. Açlığının anlaşılması için ağlayan bir bebekten, ihtiyaçlarının fark edilmesini bekleyen bir ergene ve yaşam denen kaosun içinde öteki-nin gözünde var olduğunu hissetmek adına çaba gösteren bir yetişkine
Bu caddenin altından, lav taşlarıyla adeta örtülmüş bir nehir akar. Sessiz ve sakin akar ve fark edilemeyecek kadar ufaktır. Aynen, bilgece ördüğüm zırhımın altındaki sessiz ve uysal düşüncelerim gibi… Akıyorlar. Yüreğimi parça parça ediyorlar.
Çıkacağını öğrendiğimden beri kapağı ve konusuyla ilgimi çeken @martiyayinlari ‘nin yeni bebeği ‘Kız, Yılan, Diken’ yorumuyla geldim. Kapak tasarımının güzelliği kadar, normal kitap boyundan biraz daha büyük olan baskısı da öyle güzel ki! Masalsı fantastik severler için konusundan bahsedeyim
Soraya, ikiz kardeşi olan Şah Sorush’un sarayının sadece
"Küfretme çoğunlukla cehaletle ilişkilendirilir. Küfürbazlar sözel becerilerden veya kullanmak için daha başka kelimeleri düşünecek muhayyileden yoksun, eğitimsiz insanlar olarak betimlenir. Bazı ampirik açıklamalar vasıtasıyla, küfretmenin alt sınıfların alışkanlığı olduğu düşünülebilir. Tony McEnergy kayda geçmiş 8234 küfür örneğini analiz etti, daha sonra onları sınıf ölçeğine göre ayırdı. İşçi sınıfına mensup kişilerin en sık ve en galiz küfürleri kullandığı bulgusuna ulaştı."
Kitabın orijinal adı "Holy Shit", "Kutsal B.k" diye mi çevirmek lazım? Kitabın adının, içeriğini yansıtmadığını düşünüyorum. "Hristiyanlıkta Küfre Girmenin Kısa Tarihi" olmalıymış gibi geldi. Buna rağmen eğlenceli bir kitap. Batı kültürünün argo dili ve tarihi hakkında pek çok hikâyeye yer verilmiş. Kitap altı bölümden müteşekkil: "Romalı Dobralığı ile Konuşmak: Antik Roma", "Cennetteki gibi Yeryüzünde: İncil", "Tanrının Uzuvları Üzerine Yemin Etme: Ortaçağlar", "Müstehcenliğin Yükselişi: Rönesans" bu bölümlerden bazıları. Konuların çeşitli resimlerle desteklendiği kitapta, Batı kültüründe küfür etmenin tarihsel gelişimi de var. Bazı küfürler sansürlenmiş olsa da anlaşılabiliyor. Komik ve ağzı bozuk bir kitap. :)
Kitap, her okurun en azından bir kere bile olsa hayalini kurduğu şeyi, sevdiği insanla satır aralarında buluşmayı konu ediniyor.
Esas kızımız Savannah, aşk kitaplarından bahsetmenin bile yasak olduğu bir yayınevinde, gizlice aşk kitabı yazan bir editör.
Esas erkeğimiz William, annesinin iflas etmek üzere olan yayınevini kurtarmak için her şeyi arkasında bırakıp, işleri devralan, herkesin nefret ettiği, genç ve yakışıklı patron.
Biraz kitaptan bahsedecek olursak. Savannah, kitabının taslağını ünlü bir editöre gönderir ama düzeltilmesi gereken çok fazla kısım ve bütün bunları düzeltmek içinde sadece 40 günü vardır. Ve bir gün kitabın taslağını ofiste unutur, geri aldığında ise üzerinde notlar bulur. Önce bu notlara çok sinirlenir ama hikayesini bu gizli editörün önerilerine göre düzeltir ve hikâyesinin eskisinden daha güzel olduğunu fark eder. Gizli editörün kim olduğunu ilk başta anlıyoruz ama yine de onların yolculuğuna tanık olmak güzeldi.
Ve bunu söylemeden incelememi bitirmek istemiyorum. Savannah'nın eski erkek arkadaşı ve kardeşi siz pisliksiniz.