Tanrı katında kıymetli olan genç yaşta ölür. - Menandros
Sayfa 111Kitabı okudu
"İyilik her yerdedir. "
-Menandros, Fragmanlar
Sayfa 46
TERENTIUS'UN YAŞAMI VE OYUNLARI
Publius Terentius Afer, yaklaşık olarak İÖ 190-159 yılları arasında yaşamıştır. Kuzey Afrika kökenli yazarın yaşamı hakkında çok fazla bilgiye sahip değiliz. Ancak Romalıların kendisini çok yakışıklı bir adam olarak nitelendirdiklerini biliyoruz. Zenci olup olmadığı ise tartışmalı bir konudur.
Romalı bir senatör olan Lucanus'un kölesiyken
Sayfa 6Kitabı okudu
Çok adamın durumunu biliyorum doğuştan efendi olup,
talihsizlik yüzünden mecburen edepsizleşen.
*Menandros
Sayfa 413Kitabı okudu
"Vallahi de olmaz!" demiş bizim filozof. "Fareyim ben, fare kalacağım. Benim düşünceme göre böylesi daha iyi. Şair Menandros'un yüzyıllar önce dediği gibi, köpek, at, öküz, eşek, hepsinden beter insan olmak, kusura bakmayın!"
Hintliler
Hindistan ilk defa Moryalar Hanedanı (yaklaşık MÖ 322-185) tarafından birlik ve bütünlüğe ka vuşturulmuş ve imparator Açoka 'nın yaklaşık MÖ 273-232) Budizm 'e girmesinin ardından, misyonerleri vasıtasıyla, sınırlarının çok daha ötelerine kültür ve medeniyetini yaymıştı: Çin 'den Akdeniz'e, İran 'dan Güneydoğu Asy a y a kadar. Kuzey Hindistan ile Afganistan 'ın önce valiler, peşinden de Grek kralları (özellikle Menandros) tarafından iki yüz yıldan fazla hakimiyet altında kalmasından sonra, MS 30 ile 244 yılları arasında yeni bir imparatorluk kuran Kuşanlar, ilk defa olarak Hindu Kuşlar'ın güney ve kuzeyi olmak üzere her iki yamacına da egemen oldular. Hindistan 320 yılından 8. yüzyıl ortalarına kadar, Guptalar ve halefleri sayesinde, bütün alanlarda bir zirve dönemi tattı. Kendileri de şair, müzisten ve sanatsever olan Guptalar'ın sarayında gerçek bir sanat, fikir ve ruh rönesansı yaşandı. Böylece Nagarjuna, Asanga ve Vasubandu'nun Buda mistisizmi, Çankara'nın Brahman mistisizmi ve Kalidasa'nın şiiri çerçevesinde, mimari, heykeltıraşlık ve resimde Hind kültürünün özgünlüğü gerçekleştirildi.
Gramerci Aristofanes’in Tanıtım Yazısı
Huysuz bir adam kızıyla birlikte kendi topraklarında tek başına yaşıyordu; çocuklu dul olarak evlendiği karısı onu karakterinden ötürü kısa sürede terk etmişti. Sostratos bu kıza fena halde tutulup onu istemeye gitti; ama huysuz babası karşı çıktı. O da kızın ağabeyini ikna etti; ama o da çaresizdi. Knemon kuyuya düştüğünde Sostratos hemen yardımına koştu. Bunun üzerine yumuşayıp karısıyla barıştı, kızını da ona yasal eş olarak verdi… Damadının kız kardeşini de karısının oğlu Gorgias aldı.
Sayfa 17Kitabı okudu
