Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mertcan

Ancak, şimdiye kadar tek bir hakikati anladım: İçtenlik bütün eylemlerimizi güzel ve asil kılıyordu.
Reklam
Bir şeyin görüntüsü böylece duygularımıza göre değişiyor. O şeyde gördüğümüzü sandığımız büyü ve güzellik, aslında bizim kendi içimizde yer alan büyü ve güzellikten başka bir şey değildir.
Sessizlik, bedenimizin hapishane hücrelerinden daha değerli olmadığını ve bu dünyanın bizim için bir sürgün yerinden başka bir şey olmadığını algılamamızı sağlar.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Çoktan çizilmiş geleceğine endişeyle bakan yirmi yaşında genç bir kız ve hayatın ne nektarını ne sirkesini tatmış, aşkın ve bilginin göklerine doğru uçmak için kanat çırpan ama güçsüzlüğü uçmasına izin vermeyen hayalperest ve acı çeken bir adam arasında bir dram başlıyordu.
Acılı bir ruh, yabancı bir diyarda yakınlarından biriyle karşılaşan bir yabancı gibi, kendine benzeyen, aynı duyarlılığı paylaşan bir başkasıyla birleşince huzura kavuşur. Hüzün kalpleri sevinçten ve neşeden daha çok birleştirip yakınlaştırır.
Reklam
Susmak konuşmaktan daha ağır değil midir ?
Selma'yla ilk karşılaşmam böyle oldu. Tanrı'nın iradesiyle gençliğimden ve yalnızlığımdan olduğu kadar kuşkularımdan ve bağlarımdan da kurtulmuş, özgürce aşka doğru gidiyordum. Çünkü aşk tek özgürlüktür bu dünyada. Ruhu öyle yücelere çıkarır ki, hiçbir gelenek ona erişemez, hiçbir doğal yasa ona sınır çekemez.
Güzellik, bakan kişi ile bakılan kişi arasındaki bakışta saklı bir akıştır. Gerçek güzellik, yeryüzünün derinliklerinden gelen, çiçeğe rengini ve kokusunu veren hayat gibi ruhun en gizli yanlarından yayılan ve bedeni ışıtan bir pırıltıdır.
Aşkın elleriyle düşlerin beşiğine konulmayan bir insan, hayatı boyunca varoluş kitabında boş bir sayfa olarak kalacaktır.
O dönemde melankoliden başka bir şey yoktu hayatımı dolduran. Yine de eğlenme olanaklarım vardı, nasıl arkadaş bulacağımı da biliyordum. Ancak melankoli, içimde bana yalnızlığı sevdiren ve inzivayı aratan bir hastalık gibiydi. Bendeki oyun ve zevk hevesini öldürüyordu. Gençliğin kanatlarını omuzumdan çıkarıp alıyor; beni, düz ve parlak yüzeyine cin, peri gölgelerinin, bulutların renklerinin ve ağaç dallarının şekillerinin yansıdığı bir göle çeviriyordu; çağlayarak akıp denize çıkış yolu bulamayacak bir göle döndürüyordu beni.
Reklam
Bu güzelliklerin seyri, acı bir özlem ve varlığımı coşturan buruk düşünceler içinde bıraktı beni; kalbimin çevresinde bir umutsuzluk ağı ördü. Nedenlerini bilmediğim bir melankoli duygusuyla geri dönmeksizin, bulutların gölgelediği günbatımına bakamıyordum. Sebebini anlamadığım bir hüzne kapılmaksızın, ne kuş cıvıltılarını, ne de derelerin şarkılarını dinleyebiliyordum.
Benim sertliğim yalnızca soğuk davranmaktır.
Sonra? Sonra ? Her şeyin sonrasını düşünürsen en sonrası günün birinde son nefestir hanım.
:D
Aslında Sayın Başkan Hoobert iyi insandı. Sayın Başkan iyiydi ama, ne yazık ki çevresindekiler kötüydü. Nedense bu iyi başkanların çevresini de hep kötü kişiler alıyordu.
Aynı kitabın bile insanları birbirine düşman ettiğini bilmiyorlar mıydı? Bir kitapsızın insanlık duygularıyla âşığı ve âşıkların meclisini sambalara, rampa, raspalara, rumbalara değişmeyeceğini bilmiyorlar mıydı?
179 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.