Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bu yolda ilerlemek ,ilimle olur . ama yolun sonuna gelindiğinde, ilim beyne vurulmuş zincir olur. ilimle akılla varamazsın. kitapları yakman lazım bildiklerini ,unutman lazım Şems'in Mevlana'nın kitaplarını suya attığı gibi,
Şems ve Rumi hakkındaki düşüncelerim
Mevlana ve Şems farklı zamanların ve farklı bölgelerin insanlarıdır. Dönemlerinin iki büyük düşünürüdürler. Bir şekilde karşılaşırlar ve dostlukları başlar. Birbirlerinde kendilerini bulur, birlikte derin düşüncelere dalarlar ve birbirlerine olan aşklarından Yaradana ulaşmaya çalışırlar. Rivayet o ki bunun için kilitli bir odadan aylarca dışarı
Reklam
Öyle bir zaman gelecek ki, Şems'in Mevlana'ya eski bildikleriyle dolu olan tüm kitaplarını havuza attırması gibi, gerek İslamiyet, gerek Kur'an hakkında alıştığınız ve bildiklerinizin tamamını çöpe atıp, Her şeyin aslında sembol, işaret ve metaforlarla aslında başka bir hakikat ve gerçekli anlattığını öğrendiğinizde Bu idrak ve bilgi ile yeniden doğacaksınız ve size "Altın çağa hoş geldiniz" diyecekler..
Işık, karanlıktan doğduğu sürece aydınlık hükmü kazanır. Güneşin hiç batmadığı bir yerde sokak lambası yakılır mı? Yakılsa bile ışığının kime faydası olur. Neticede ışığın hükmü kendi önünü aydınlatmak ile bilinir. Gökyüzüne dönük bir sokak lambasının sokağı neden aydınlatmadığı tartışılabilir mi hiç. O halde ışığa; "önünü görmeye yarayan bir
Ben Ayağının Tozu Ben Mevlâna yım
Rahmandır, Rahîm’ dir Ya Allah Aziz ve Cebbar’ dır Ya Allah Gaffar ve Rezzak’ tır Ya Allah Kerim ve Vekil’ dir Ya Allah Zahirdir ve Batın’ dır Ya Allah Hemi Evvel, hemi Ahir’ dir Ya Alla Esselatü vesselamü Aleyke Ya Resullullah Esselatü vesselamü Aleyke Ya Habibullah Şems-i Alemsin, gözlerimizin Nurusun Ya Resulullah Aşıklar Maşuku, maşukların
Ölüm kol geziyor
Ölüm kol geziyor ve biz hala her şeyi değilse de çoğu şeyi ya erteliyor ya da öteliyoruz. Hakkını veremiyoruz sevmelerin, dostlukların, akrabalığın, adamlığın ve hatta insanlığın. Hala dünya malı için küsebiliyor, yok yere kızıp, küsüp, kırıp dökebiliyoruz. El öpme ile ağız, sadaka ve yardım ile boğaz kirlenmiyor ama kibrimiz vermeye de almaya
Reklam
"Biz birbiriyle genişleyen, kenetlenen ve sonsuzlaşan tek ruhuz." #Mevlana "Şems'e"
tennure ve ateş’ten alıntıdır: bir öğrencisi mevlana’nın önündeki masaya bir takım kitaplar bıraktı ve herkes yerini aldı. ‘bağışlayan ve esirgeyen allah’ın adıyla..’ diye söze başladı.mevlana’nın konuşması ağaçların,hafif bir rüzgar karşısında kıpırdanması kadar yumuşak,sözleri gösterişten uzak ve zarif, kabalığa kaçmadan sade olmalarına karşın
asıl ismi mevlana muhammed’dir. melik dad oğlu ali adında bir zatın oğludur. 1185 yıllarında tebriz’de dünyaya gelmiştir. azeri türklerindendir. şemseddin yani dinin güneşi lakabıyla anılmıştır. daha küçük yaşlarda manevi ilimleri tahsilde gösterdiği kabiliyetle dikkat çeken şems, din ilimleri tahsilden sonra, genç yaşlarında tebrizli ebubekir
26 AY - 280 KİTAP
Şubat ayını 6 kitapla tamamlamış bulunuyorum. #Tavsiyeniteliğinde okuduğum kitapları bırakmak istiyorum. Herkese keyifli okumalar dilerim😊 (En alta geçen 25 ayın kitaplarını da bırakacağım. Yorum, fikir ve düşüncesini merak ettiğiniz kitapları sorabilirsiniz.) ŞUBAT AYI 1-Alınyazısı Saati(Sezai Karakoç) 2-Tasavvuf Bahçeleri(Necip Fazıl
Reklam
REBÂBNÂME - Müellif : Sultan Veled / pdf indirme linki
ekitap.yek.gov.tr/urun/rebabname_... Yayına Hazırlayan : Veyis Değirmençay Özgün Dili : Farsça Yazma NüshasıKonya Mevlana Müzesi Nr. 2134 Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin büyük oğlu olan Sultan Veled (Bahâüddin Muhammed Veled), 1226’da bugün Karaman olarak bilinen Larende’de doğmuş ve babasından ilim tahsil ederek canlı bir
La Tahzen Şiiri, Mevlâna Celâleddin Üzülme! İnsanlar senin kalbini kırmışsa üzülme! Rahman, “Ben kırık kalplerdeyim” buyurmadı mı? O halde ne diye üzülürsün ey can? Gündüz gibi ışıyıp durmak istiyorsan; Gece gibi kapkaranlık nefsini yak! “Derdim var” diyorsun; Dert insanı Hak’ka götüren Burak’tır; sen bunu bilmiyorsun. Sanma ki dert sadece sende
Konya'daki Alaaddin tepesi'ni hemen hemen bütün Konya'lılar bilir.. Hatta Konya'ya gezmeye giden herkes bilir.. Bu tepeyi, milyonlarca ton toprağı üst üste yığdırarak, Anadolu Selçuklu imparatoru Sultan Alaaddin yaptırmıştır... Sultan Alaaddin sanılanın aksine orada bir tepe oluşsun diye değil, farklı bir sebepten yaptırmıştır. Çünkü zaten Konya'nın etrafı tepelik ve muhtelif dağlarla doludur.. Hayır burada farklı boyutlara açılan mistik bir kapı vardır. Zaten Konya'nın bütün mistik ve egzotik büyüsü bu tepenin altından yayılan frekansla oluşur... Bu boyut kapısının hemen yanında farklı mistik boyutlara nasıl açılım gösterilenileceği hususunda bir bilgelik eğitim okulu da vardır... Mevlana ve Şems'ler Konya'dan tesadüfen çıkmamıştır.. Bu boyut kapısı ve kadim bilgelik okulu, binlerce yıllık kadim uygarlıklar zamanından beri zaten hali hazırda hep oradaydı.. Kötülüğün yayılmaya başlamasıyla birlikte Sultan Alaaddin burayı koruma altına almak amacıyla milyonlarca ton toprakla kapattırmış Sultan Alaaddin tepesi oluşmuştur.. Eğer o tepede bir kez olsun çay içerseniz ya da içmişseniz, Ruhunuzun dalacağı mistik hülyalı denizlerle birlikte, neyin ne olduğunu hissedecek anlayacaksınız...
Sormak lazım kendinize..
Mevlânâ Hazretleri buyurur: "Şems (k.s.) bana bir sey öğretti, o da şudur: Dünyada bir tek mü'min üşüyorsa, Isınma hakkına sahip değilsin. Ben de biliyorum ki yeryüzünde üşüyen mü'minler var, ben artık ısınamıyorum!' Bilmelidir ki; nefsânî menfaat ve arzular; rûhumuza serpilen zehirlerdir. Her biri rûhâni hayâtımıza vurulan zincirler mesabesindedir. İlâhî ahlâka da ancak bu nefsâni zincirler koparıldıktan sonra ulaşılabilir.
628 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.