Mektup okurken diğer okuduğum bütün türlerden farklı bir ruh haline girerim.
Daha mahrem..
Filtresiz, hiçbir aracıya ihtiyaç duymadan aktarılan duyguların yoğunluğu suratıma çarpar.
İki kişi arasında, sadece onları ilgilendiren bu anlatı şeklini neden bu kadar sevdiğimi düşününce kendime bazı cevaplar buluyorum.. Biraz yaşantı, biraz da
O ki güzeldi nasıl sevebilirdim o kadar çok
Ey Rab!
Koynumdan çıkart beni, bana kendimi göster
Mecburiyetlerinden al mahcup eyle
En çok varlığımı, en çok cibril'i ve en çok seni düşünmeden edemiyorum
Daha önce Edip Cansever'in "Gelmiş Bulundum" kitabını okumuş ve burada incelememi siz değerli okurlar ile paylaşmıştım. Şair aklımda kalmış olacak ki bir başka kitabını görünce okumadan edemedim. Ara ara şiir kitapları okumak hem okuma seyrime hem ruhuma iyi geliyor. Sonraki kitabıma daha zinde başlıyorum.
Bezik Oynayan Kadınlar, Ada Yayınları tarafından basılmış ve yazarın hayatıyla başlıyor. Şiir kitaplarına ve aldığı ödüllere de yer verilmiş bu bölümde. Ardından şairin Cemal Çullu'ya armağanıyla şiirler başlıyor.
Manastırlı Hilmi Bey'e Mektup
Cemal'in İç Konuşmaları
Seniha'nın Günlüğünden ve bunlara ek olarak "Ester'in Söyledikleri" şiirlerin ana başlıklarını oluşturuyor.
Kısa, birçok dizisini daha önce duymadığınız şiirlerden oluşan, başarılı, samimi üslupla yazılmış bir eser Bezik Oynayan Kadınlar.
Şiir kitabı incelemelerimde yaptığım gibi eserden dizelerle son vereceğim incelememe:
"Gittiği yeri bilmeyen böcekler gibiyim."
Ne kadar can alıcı bir benzetme değil mi?
"İnsan iki kişi olmalı, değil mi
En azından iki kişi
Sen yalnızsın
Yalnızlığın her zamanki ikindisi."
"Acılar da acılaşıyor gittikçe
Sanki
Bir azarlanmayla ölümünü düşünen çocuklar gibi."
"Züleyha, Yusuf'a bir mektup yazmaya başlayınca "Yusuf" diye başladı, "Yusuf" diye bitirdi.
Gördü ki hitaptan öteye geçemedi. Anladı ki aşkın namesinde ser-nâmeden öte kelam yok.
Ve Züleyha'nın lügatında,
Yusuf'tan öte sözcük yok..."
|