SabriyeK.

200 syf.
10/10 puan verdi
Sessiz Kıyamet
En son Kinyas ve Kayra'yı okurken ağlamıştım. Korktuğum kitabı kolayca okumanın verdiği şaşkınlıkla, kitabın ağırlığının birleşmesi sonucu dökülmüştü yaşlar gözümden/gönlümden.. Yine en son o kitaba inceleme yazmışım; ne tesadüf.. Şermin Yaşar.. Ne yazsa okurum dediğim yazarlardan. Hikayeleriyle tanırız onu, yazdığı çocuk kitapları da çok
Söyleme Bilmesinler
Söyleme BilmesinlerŞermin Yaşar · Doğan Kitap · 20233,860 okunma
Reklam
533 syf.
9/10 puan verdi
Seçim senin..
Saatlerce konuşabilirim bu kitap hakkında. Her şekilde tartışabilirim kitabı okuyan herkesle. Ama bir incelemeye dökebilir miyim hissettiklerimi emin değilim. Yazı deyince orada duruyorum çünkü ben biraz. Ama başladım bir kere, daha kitabı bitirmeden karar verdim hem de. Ben bu kitabı okumadım arkadaşlar. Ben bu kitabı yedim! Yazılanları
Kinyas ve Kayra
Kinyas ve KayraHakan Günday · Doğan Kitap · 202226,7bin okunma
200 syf.
·
Puan vermedi
Yıla yanlış bir kitap seçerek başlamışım. Aslında yazarın başka bir kitabına tesadüfen denk gelmişken araştırmak istedim ve bu kitabını buldum. Felsefeci olduğumdan şayet Nietzsche ismini görünce merak ettim ve yazarın psikolog olduğunu öğrenince kitabı okuma kararı aldım. Inceleme-deneme kategorisine alınmış ama öykü kitabı da olabilir hatta bence dini kitap kategorisinde yer alması daha uygun olur. Kitaba ismini veren öykü 11 sayfa. Yazar bu 11 sayfada Nietzsche'yi yerebildiği kadar yermiş, tabiri caizse ağzından girmiş burnundan çıkmış. Açıkçası hem psikolog olması hem de manevi hayatını en yüksek mertebede yaşamaya çalışan biri olması sebebiyle yazardan böyle bir hikaye beklemiyordum. Üstelik kitabına bunca yerdiği kişinin adını vermesi de fazla gereksiz olmuş. Hoşgörülü bir dine inanırken ve kitapta da bundan bahsederken sırf kendi inancıyla benzer bir hayat sürmemiş ve ölmüş birini bu kadar yerden yere vurmak eline ne geçirdi bilmem. Oysa ben Babaannem karşılaştırmasıyla çok daha naif ve karşılaştırmalı, eskiye göndermeli, gelenek-yeni çatışması altında bir kitap beklemiştim. Beklentimin çok altında kaldı, üzgünüm. Bana hitap etmediğini düşündüğüm için puanlama yapmıyorum. Umarım okuyacak arkadaşlara hitap eder.. Sevgiyle kalın..
Nietzsche Ve Babaannem
Nietzsche Ve BabaannemMustafa Ulusoy · Kapı Yayınları · 20191,581 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
248 syf.
10/10 puan verdi
Gobi
Polisiyeye karşı hep bir ön yargı var, nedendir bilmem. O da edebiyat, şiir gibi bir tür. Okurken her alandan kitap seçmek gerektiğini düşünürüm. Çeşitli bir kaç türe bağlı kalınarak yapılan okumalarda zihnin kendini geliştiremediği aşikar bir durum. Polisiye de meraklılarına ve yeni başlayacak olanlara, cinayeti çözme ve olayların bütününe bağlı
Kıyamet Park
Kıyamet ParkAlper Canıgüz · Alfa Yayıncılık · 20212,286 okunma
272 syf.
9/10 puan verdi
Mağrur muzafferi, kendi saadeti yıkar.
SPOILER İÇERİR! Allah çirkin şansı versin diye boşuna dememiş Atalarımız. Herşeyin fazlası bir gün mutlaka tersine döner ve kişiye zarar verir. Dorian'ın güzelliği de öyle. Gençliğine ve erkek güzelliğine fazlasıyla güvenip kibirli bir hayat yaşayan karakterin başından geçenleri anlatan bu klasiği, gerçek anlamda bir 'klasik' okuma
Dorian Gray'in Portresi
Dorian Gray'in PortresiOscar Wilde · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202372,4bin okunma
Reklam
310 syf.
·
Puan vermedi
BU SEFER İCAT DEĞİL KEŞİF!
Normalde kitap yazılırken karakter, yazar tarafından belirlenir ve olay örgüsü onun etrafında döner. Fakat elinize alacağınız bu kitabın karakteri, kendi hayatını yazarın eser haline getirmesi için onun karşısına çıkıyor bir imza gününde. Murat Menteş başta reddediyor Göksenin Yıldırım'ı nam-ı diğer Göko'yu. Sonra anlattıkları merak
Fink
FinkMurat Menteş · Alfa yayınları · 20212,837 okunma
292 syf.
9/10 puan verdi
SPOILER İÇERİR!
Sis ve Gece, Ahmet Ümit'in 1996'da yayınlanan ilk kitabı. Ama benim okuduğum 8.kitabı. Her şeyi tersinden yapmak gibi bir huyum vardır genelde evet. Diğer kitaplarını gündemi takip etmek adına değil de çıktığı zamanlara denk gelen polisiye okuma isteğiyle daha önce okumuş oldum. O yüzden bu kitap hem sayfa sayısı hem de konusu gereği
Sis ve Gece
Sis ve GeceAhmet Ümit · Yapı Kredi Yayınları · 201918,8bin okunma
128 syf.
10/10 puan verdi
KOR/KÜL
Hepimiz hayatımızın belli bir döneminde günlük tutmuşuzdur değil mi? Tutmasak da illa ki bir şeyler karalamışızdır üç beş sayfa da olsa. Içimizdekileri anlatacak kimse bulamadığımızda bir defter ve bir kalem eşlik eder bize. Suzan Defter de öyle bir kitap. Yazılma tarzı çok farklı. Sol tarafında Ekmel'in cümleleri dökülüyor satırlara, sağ
Suzan Defter
Suzan DefterAyfer Tunç · Can Yayınları · 202212,8bin okunma
168 syf.
7/10 puan verdi
Kar güzeldir, çünkü rengi tektir.
Aynı anda üç dört kitap okurken konularının ağırlığından dolayı araya aldığım bir kitap oldu Okçu'nun Yolu. Sipariş ettikten sonra incelediğimde beni biraz hayal kırıklığına uğrattı diyebilirim. Motto tarzında yazılmış ve araya çizimler eklenmiş. Ülkenin en becerikli okçusu Tetsuya marangozluk yaparken kapısını genç yabancı bir okçu çalıyor ve ona meydan okuyor. Buna karşılık Tetsuya'nın amacı da bu genç okçuya ve köyün delikanlılarından birine okçuluğun felsefesini aktarmak oluyor. Kitabın sonunda yapabildiğimiz en iyi becerinin sonuna ulaştığımızda ve artık üzerine çıkabilecek herhangi bir seviye bulunmadığını anladığımızda, kendimizi benzer veya başka bir alana yönlendirmezsek kaybolup gideceğimizden bahsediyor. Sanırım fazlasıyla haklı.. Sadece okçuluk üzerinden değerlendirirsek bu kitabı çok da keyif alarak yapılan bir okuma olmayabilir eğer amaçlarımız arasında okçuluk yoksa. Ama yaptığımız mesleğe, koyduğumuz hedeflere, kurduğumuz hayallere göre yani kendi yaşantımızla içselleştirerek okuduğumuzda hemen her bir satırda kendimizi bulacağımızdan eminim. Diğer bir güzel yanı da bu kitabın Milli Okçumuz Mete Gazoz'a 2020 Tokyo Olimpiyatları'nda şampiyon olduktan sonra atfedilmiş olması. Dilerim okumaya karar veren herkes kendinden bir parça bularak çevirir sayfaları.. Sağlıklı okumalara..:)
Okçu'nun Yolu
Okçu'nun YoluPaulo Coelho · Can Yayınları · 20215,3bin okunma
144 syf.
9/10 puan verdi
Hududa riayet gerek
Hayati Inanç daha önce youtube üzerinden sohbetlerini dinlediğim bir hoca. Kendisinin o kadar naif ve kibar bir dili var ki ne anlatsa saatlerce dinlerim. Bekir Develi'yi de yıllardır yaptığı programlardan tanıyoruz zaten. Bu iki güzel insan biraraya gelmiş. Karşılıklı sohbet/röportaj havasında bir kitap yazmışlar. Kitabın isminden de anlaşılacağı üzere aile kavramı üzerinde durmuşlar. Kendi tecrübelerinden bahsetmişler. Biz zamane gençlerine akıl vermişler. Satırları okurken söylediklerini sanki sesli dinler gibiydim. Keyifle çevirdim sayfaları. Kulağımıza küpe olacak çok fazla kıssadan hisse var. Çokça alıntı yapmaya gayret ettim bu yüzden. Şuraya da bir video bırakmak istiyorum. Günümüzde yaşayan bu iki değerli insanı okumak isteyenler için bir başlangıç olur belki.. youtu.be/e8n3OmCWBNE
Aile İçinde
Aile İçindeHayati İnanç · Profil Kitap · 20211,266 okunma
Reklam
368 syf.
10/10 puan verdi
Şarapnel bulutu
Aslında bir inceleme yazıp yazmama konusunda çok kararsızım çünkü hâlâ okuduklarımın etkisindeyim ve uzun süre de çıkamayacak gibiyim. Kitabın ana konusu kurgu. Aklınıza gelebilecek her konu hakkında çoğu zaman farkında olmadan içinde yer aldığımız kurgu/lar. Ama bu kitapta yazılanlar öylesine gerçek ve bütün dünya bu yaşananlara öylesine sağır ve
Zamir
ZamirHakan Günday · Doğan Kitap · 20214,526 okunma
184 syf.
8/10 puan verdi
Kendisini Kırmayan Çocuğa Aşık Olur Oyuncak
Istanbul Oyuncak Müzesi'nin kurucusu Sunay Akın birbirinden eşsiz 40 farklı hikayeyle oluşturmuş kitabını. Nâzım Hikmet'ten Rıfat Ilgaz'a, Nihat Sırdar'dan Uğur Mumcu'ya kimler kimler yok ki bu sayfalarda.. Hepsinin hayatlarının oyuncakla birleştiği zamanlardan kesitler sunarak sunmuş bu kıymetli bilgileri bize. Bu bazen çocukluk anılarında bir oyuncakken, kimi zaman bahsi geçen kişilerin çocuklarının oyuncakları ve anıları üzerine olmuş. Bilmediğim o kadar çok şey varmış ki aslında çok sevdiğim yazar ve şairlerin hakkında, okuduğumda şaşırmakla birlikte üzüldüğüm yerler de oldu.. Kendi çocukluğuma da gittim aynı zamanda, hatıralarıma düşenleri gözümün önüne getirmekle keyiflendirdim bu haftasonumu. Yumoş'un deterjanla oyuncak ayı dağıttığı zamanları hatırlamayanınız da yoktur sanırım :) Dolabın üstünden göz kırpıyor kendisi şuan bana :) Sunay Akın'ın cümleleriyle bitirmek istiyorum incelememi:"Ziyaretçiler, çocuklarının ellerinden tutarak giriyorlar kapıdan içeri... Çıkarken öteki ellerinden de kendi çocuklukları tutuyor!.." Ve bizi müzesine davet ediyor. Kimbilir bu satırlarda buluştuğumuz gibi belki bir gün bir müzede de buluşuruz..
Kırdığımız Oyuncaklar
Kırdığımız OyuncaklarSunay Akın · İş Bankası Kültür Yayınları · 20211,317 okunma
128 syf.
8/10 puan verdi
Bir yazar düşünün ki hem distopya hem ütopya yazabilecek kadar üst düzeyde. Üstelik bunu yaparken öyle ince işliyor ki konuyu.. 1984'ü okurken yanan beynim Hayvan Çiftliğin'de bir nebze rahatladı sanki. Neden derseniz belki konunun hayvanlar üzerinden anlatılması olabilir. Tabi burda tamamen alegorik bir anlatım var. Ki yazar da zaten kitabına 'Bir Peri Masalı' alt başlığını veriyor. Ilk girişte 'Gerçek kavga hayvanlarla insanlar arasındaydı' diyor. Ancak konu ilerledikçe kavganın 'bazı insanlarla bazı hayvanlar' arasında olduğunu görüyorsunuz. Sayfa sayısı olarak kısa tutulmuş olması nispeten daha okunur kılıyor kitabı. Yine bölümlere ayrılmış olması da bunda bir etken tabi. Kitabın sonunda iki önsöz var. Birisi kitapla birlikte yayınlanmayan ancak 1972'den sonra basılmaya başlanan önsöz. Ikincisi de Ukraynaca baskısı için yazılan önsöz. En başta çevirmemiz gereken sayfaların neden sona bırakıldıklarını da sorguluyorum elbet zihnimde. Zira alıntı yapılacak, altı kalın kalın çizilecek öyle cümleler var ki.. Ve benim için sırada Burma Günleri :) Kitapla kalın, keyifli okumalar..
Hayvan Çiftliği
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Eksik Parça · 2021245,4bin okunma
154 syf.
7/10 puan verdi
Yazarından imzalı hediye kitap almış olmanın sevinciyle başladım okumaya ve öyle yalın bir dille karşılaştım ki, su gibi akıp gitti satırlar ve bir baktım sonuna gelmişim sayfaların. Tabi bunda hikayenin Izmir'de geçiyor olmasının da büyük etkisi var çünkü karakterler Kordon'a her indiklerinde ben de onlarla birlikte deniz kenarında buldum kendimi ve istemsiz bir şekilde üniversite yıllarıma gittim. Araya serpiştirilmiş şarkılarda da buldum kendimi ve o an açıp dinledim hepsini, bir çoğunu önceden biliyor olmak da keyifli hissettirdi. Tesadüfler üzerine yazılmış olması da düşündürdü elbette zira tevafukta buldum yine kendimi bu sayede. Kitabın bitişindeyse Uras için hem beklenen hem beklenmeyen bi son vardı. Gereğinden fazla geç kalınmış bir veda.. Ve yine bir şarkıyla uğurluyor yazar bizi: "Bir yalanı sevmişim, kanmışım da kanmışım, ayaklarına bir taş bağlayıp aklımı denize atmışım!.."
Ekru Aşk
Ekru AşkGülcan Mutaf · Parga Yayıncılık · 202068 okunma
352 syf.
8/10 puan verdi
Distopya okurken zorlananlar burda mı? Ben aklımın sınırlarını hissedeyim derken biraz beynimi yaktım da galiba. Halbuki keyifli başlamıştı benim için. Sürükleyici, merak uyandırıcıydı. Sonra birden ikinci bölüme geçtiğimde Winston'un okuduğu kitabın ayrıntıları ve derinliklerinde boğulurken buldum kendimi. Yaklaşık 100 sayfayı işkence çeker gibi
1984
1984George Orwell · Can Yayınları · 2019165,2bin okunma
331 syf.
10/10 puan verdi
Okumak için geç kaldığımı düşündüğüm bir kitap daha. Bazı kitaplar vardır ne kadar zorlasanız da zamanı olmadığı için okutturmazlar kendilerini size. Bu kitap da benim için öyle oldu. Yazarın tarzı da bu konuda etkiliydi zira kendisi tırnak işareti yerine virgül kullandığı için nerede cümle ayırmak için virgül kullanmış, nerede diyaloglar için kullanmış ayırt etmekte zorluk çektim. Zaman zaman aynı satırları defalarca okuduğum oldu bu yüzden. O sebeple de hem elimden bırakıp biraz ertelememe hem de geç bitirmeme vesile oldu. Inceleme yazarken oldukça dikkat etmeye çalışıyorum. Hangi yazar olursa olsun. Çünkü kitap yazmanın zorluğundan bahsetmek bir yana yapmadığım bir iş için eleştiride bulunmak çok da kolay olmuyor benim için. Bu kitap da onlardan biri; neden derseniz Nobel ödüllü olması yeterli diye düşünüyorum. Konusuna gelecek olursak adından da anlaşılacağı üzere körlüğün bütün topluma yayılması üzerine yazılmış bir kitap. Ben körlüğü coronayla bağdaştırarak okudum hep bu satırları. Neredeyse içinde bulunduğumuz durum için yazılmış gibi çünkü bu kitap. Ilgimi çeken tek şey doktorun karısının durumu oldu en başından beri. Aslında onun durumuna bağlı yorum yaparsam bir kadının eğer isterse tek başına neler başarabileceğini de anlatan bir kitap. Bitişi pek etkilemedi beni, belki bütün kitap boyunca hep karamsar ilerlediğinden olaylar, daha farklı bir son beklemiştim. Ne desem ipucu olacak o yüzden çok da fazla bir şey yazmak istemiyorum. Diyebileceğim tek şey okuyamadığınız kitapları başucunuzdan ayırmayın, zira zamanı geldiğinde size göz kırpacaklardır :) Keyifli, sağlıklı okumalar..
Körlük
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022103,4bin okunma
Reklam
502 syf.
10/10 puan verdi
Ne zaman elime Ahmet Ümit kitabı alsam gerçekten bir roman okuduğumu hissederim. Kendisini okuyanlar ne demek istediğimi çok iyi anlarlar. Kurgusu, düzeni, akıcılığı ve daha sayabileceğim bir çok niteliği bir araya getirerek roman yazma konusunda ustadır kendisi. Bu kitabı da ustalık eseri olmuş. Zira elime aldığım andan itibaren okunmak için beni
Kayıp Tanrılar Ülkesi
Kayıp Tanrılar ÜlkesiAhmet Ümit · Yapı Kredi Yayınları · 202320,3bin okunma
199 syf.
9/10 puan verdi
Incelemeye kitabın giriş cümlesini yazan Faruk Darvınoğlu'ndan söz ederek başlamak istiyorum. Zira beni bu kitabı Orhan Pamuk mu yoksa kendisi mi yazdı diye tereddüte düşüren bu ismi araştırdığımda kendisinin Orhan Pamuk'un Sessiz Ev kitabının karakteri olduğunu öğrendiğimde bunu bilmediğim için çok utandım. Fiziksel olarak birbirlerine çok benzeyen Italyan bir köle ve Müslüman bir Hoca üzerine kurulan ana tema 17. yüzyılda geçiyor ve Osmanlı'yı ele alıyor. Savaş yıllarından, veba hastalığından, astronomiye ve bir çok alana merak salarak gelişmeye çalışmaktan da bahsediliyor. Ülkesine kaçmak için cesaret gösteremeyen kölenin, Müslüman olmadan Osmanlı'da nasıl yaşadığını da gözler önüne seren bu kitabın son bölümünde Hoca ile yollarının nasıl ayrıldığı anlatılıyor. Orhan Pamuk'un kendi kitabına yaptığı incelemesinde ise ana temayı özdeşlik üzerine kurmakta çok zorlanmadığını itiraf ediyor ve konu olarak benzer bir çok kitaptan yararlandığını da açıklıyor. Faruk'a da değinmeden geçmiyor elbette :) Son olarak kitabının Doğu-Batı sentezi düşüncesi içinde okunmasını da istemiyor. Keyifli bi 200 sayfaydı benim için. Burdan Sessiz Ev'e Faruk'u tanımaya gidiyorum :) Herkese keyifli okumalar..
Beyaz Kale
Beyaz KaleOrhan Pamuk · İletişim Yayınları · 20128,9bin okunma
74 syf.
9/10 puan verdi
5 ayrı hikayeden oluşan bu kitap her bölümde insanı ölüme sürükleyebilecek nedenleri çok açık bir şekilde gözler önüne seriyor. Başta beni bu kadar etkileyeceğini düşünmemiştim zira daha erken bitirmeye gayret ederdim. Özellikle 'Nişan' hikayesinin trajik bitişinde ölümün bu denli ucuz oluşunu ortaya koyması 'Insan bu hayatta ne için yaşar?' sorusuna yöneltti beni. Sonuç olarak Zweig'in kendisinin de intihar edişinin muhattap bulamaz, çıkmaz bir sokak durumu etkisi oldu bu kitap bende.
Ay Işığı Sokağı
Ay Işığı SokağıStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202166,9bin okunma
320 syf.
9/10 puan verdi
Doğan Hoca
Doğan Cüceloğlu'nun kendisinin yazmış olduğu bir kitap değil. Deniz Bayramoğlu ile röportaj tadında ettiği sohbetlerden oluşmuş bir yapıt. 14 bölümden oluşuyor. Her bölümde Doğan Hocaya sorular yöneltiyor başarılı gazeteci Deniz Bayramoğlu. Kendi hayatından örnekler verip kesitler sunarak olabildiğince açıklayıcı olmaya adamış kendisini Doğan Hoca. 'Hayatın anlamı, gelişmek, umutsuzluk, içimizdeki öz, çevremiz, akıl, ödül, eş seçimi, zihnimiz, meslek seçimi, biz olma, toplum dönüşmesi, nasıl okumalı-gezmeli-dinlemeli, neleri okumalı-dinlemeli-seyretmeli' kitabın ana başlıklarından. Psikolojinin ilgilendiği her alan mevcut. Kişisel gelişim gibi değil de kendimizin farkına varma ve toplum içinde kendimizi gerçekleştirme olarak bakabilirim ben bu kitaba. Kendisi bu hayattan gittikten sonra onu okuma isteğimin oluşması da ayrıca üzücü benim için. Keşke bazı değerlerin zamanında farkına varabilsek..
Var mısın?
Var mısın?Doğan Cüceloğlu · Kronik Kitap Yayınları · 202126,8bin okunma
304 syf.
9/10 puan verdi
Osmanlı
Normalde tarih kitabı okumayı pek sevmem. Bu kitaba da yazarı Ayşe Kulin olduğu için bir şans verdim. Iyiki de vermişim. Karakterlerin kendi ağzından anlatımlarını içerdiği için nispeten daha okunur ve akıcı. Sultan Abdülaziz'in tahttan indirilişi ve yerine V.Murat'ın getirilişi anlatılıyor. Sarayda yer alan bir çok isme de yer verilmiş. Osmanlı üzerinde kötü emelleri olan farklı rütbelere sahip kişilerin hırslarının nasıl kurbanı olduklarını da yansıtıyor. Kitap, son bölümü olan 'Intikam'da Çerkez Hasan Beyin gözünü kırpmadan 5 kişiyi birden nasıl öldürdüğünü anlatarak son buluyor ve kitapta yer alan isimlerin son hallerinden bahsediyor. Benim gibi tarihi didaktik olarak okumayı tercih etmeyenlere nacizane tavsiyemdir.
Her Yerde Kan Var
Her Yerde Kan VarAyşe Kulin · Everest Yayınları · 20192,718 okunma
304 syf.
8/10 puan verdi
Haklıydı Zehra, hayatta hiç geçmemesi gerekenler vardı..
Cansu Canan Özgen aslında bir gazeteci ve Dalgakıran ilk romanı. Kaleminin çok güçlü olduğunu söyleyemeyeceğim çünkü kitap çokça anlatım bozuklukları ve imha hatalarıyla dolu. Ama yine de ana karakter Jülide'nin etrafında dönen bu psikolojik tahlil son sayfalara doğru beni ürkütmekle beraber oldukça şaşırttı da. Kendi ayakları üzerinde duran oldukça başarılı bir iş hayatı olan Jülide'nin hayatı erkek arkadaşı Kerem'in annesi Kamuran'ın onu istemeyen tavırları yüzünden bir anda değişmeye başlar. Kendini intiharın eşiğinde bulur ve psikoloğa gitmeye karar verir. Bir anda 5 kişilik toplu bir terapinin içinde kendini bulan Jülide aslında aklına dahi gelmeyecek işlere kalkışır. Sonunda kayıp çocukluğunun izlerine ulaşacağını tahmin bile edemez. Merak uyandırıcı ve sürekleyici.
Dalgakıran
DalgakıranCansu Canan Özgen · Alfa Yayınları · 2021195 okunma
Reklam
416 syf.
10/10 puan verdi
"Savaş, aşktan daha merhametliymiş.."
Kaan Murat Yanık çok genç bi yazar olmasına rağmen kalemi çok güçlü. Dünyasızlar, okuduğum 3.kitabı. Kitap kadına şiddet içeren bir hikayeyle başlıyor ve 2.bölüme Firuz Dedenin hayatını anlatmak için geçiş yapıyor. 1940larda Baküde geçen roman, baytarlık okuyan ve tiyatroya sevdalısı Firuz ve Ayvaz'ın hayatı 2. Dünya Savaşı'na katılmak zorunda kalmaları nedeniyle bir anda alt-üst oluyor. Yediği içtiği ayrı gitmeyen bu iki dostun arasına şehir dışından gelen aynı üniversitede okuyan Maral isimli bir genç kız giriyor. En başta ikisi de kıza aşık olduklarını inkar edip gizleseler de gittikleri falcının kehaneti gerçek oluyor. Bu arada Harut ile Marut'a bir gönderme yapılıyor ve Maral, Zühre Yıldızının yerine konuluyor. Kitabın 3.bölümünde tekrar biraraya gelen Firuz ve Ayvaz, ilk bölümde adı geçen Nergis'in hayatına dokunuyorlar. Hem okudukça okumak istediğim hem de bitmesin istediğim bi kitap oldu. Hoş yazarın her kitabını koşulsuz şartsız okurum:) Son sayfaları beni oldukça heyecanlandırdı ve gözlerimden yaşlar damlamasına engel olamadım. Ve kapağı kapattıktan sonra bir şarkıyla bitirdim:"Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Park'ında, ne sen bunun farkındasın ne de polis farkında.."
Dünyasızlar
DünyasızlarKaan Murat Yanık · Turkuvaz Kitap Yayınları · 20202,661 okunma