“Yol güzelse yürüyorum işte biraz, çay sıcaksa içiyorum, kitap sararsa saatlerce okuyorum, ne herkese kapalıyım, ne yalnızlığa küsüm hatta biraz benimsemiş ve dahi içselleştirmiş bile olabilirim, ufak şeylerden mutluluk çıkarabilen minimalist yanıma sarılıp yaşamaya çalışıyorum.”
Yol güzelse yürüyorum işte biraz, çay sıcaksa içiyorum, kitap sararsa saatlerce okuyorum, ne aşka kapalıyım ne yalnızlığa küsüm hatta biraz benimsemiş ve dahi içselleştirmiş bile olabilirim, ufak şeylerden mutluluk çıkarabilen minimalist yanıma sarılıp yaşamaya çalışıyorum.🕊
Birgün kendi evim olursa, bir odayı yalnızca okuma için ayıracağım. Odanın 4 duvarını kitaplarla doldurup, güzel bir masa ve sallanan sandalye alacağım. Daha sonra bir kedi sahipleneceğim. Fazla eşyadan uzak, fütursuz harcamanın yapılmadığı minimalist bir ev.. Hayal ederken dahi mutlu oluyorum.
Faydasız, bu hüzün hiç bitmeyecek. (...inadına böyle değersiz, böyle aykırı bir adamın gönlünde neler bulunduğunu göstermek istiyorum eserimle.)
''Kocaman bir devrimle sona erecek olan bir yüzyılın üçüncü çeyreğindeyiz.'' diyor Vincent henüz 63.sayfanın başlarında. Şu an yüzyılımızın hangi çeyreğindeyiz bilemiyorum. Hepimizin tutunduğu umutlar,
Birçok okurun aksine yazarı, ilk olarak “Uçurtma Avcısı” eseriyle değil de “Bin Muhteşem Güneş” adlı eseriyle tanımış bulunmaktayım.
Yoğun bir savaş atmosferinin yaşandığı, Ataerkil ve (sözde) İslami rejimin kol gezdiği bir coğrafyada; kadın ve çocuk olmanın -kısacası insan olmanın- ne denli zor olabileceğini konu alan kitapta, günümüz
Yol güzelse yürüyorum, kitap güzelse okuyorum, muhabbet sararsa konuşuyorum, ortam güzelse oturuyorum. Ne dosta ne hayata küsüm. Minimalist yanıma sarılıp kimseye çarpmadan, köşede yürümeyi seviyorum.
Minimalist yaşamaya karar verdim. Ama fazla eşya ve kıyafetlerden kurtulmadan önce, bana hiçbir faydası dokunmayan insanları hayatımdan çıkarmakla başlayacağım
Nuri Bilge Ceylan filmleri aksiyon arayacağınız , bir şeylerin hızlı geliştiği gerilim sunan yapımlar değildir. Bu yapımlar aynı görsel ve ses sunan kitaplardır. İzlerken size reel yaşamın derinliklerini yansıtır, kimseye anlatmadığınız düşünceleri bulursunuz. Genellikle insanın iç dünyasına odaklanır ve karakterlerin psikolojik derinliğini, karmaşık duygularını ve yaşamın anlam arayışını ustalıkla işliyor.
Yani daha çok yaptığı minimalist anlatım biçimleri ve doğal oyunculuk performanslarıyla kendini öne çıkarıyor. Seyirciyi karakterlerin yaşamına adeta bir gözlemci olarak davet eder ve onları, filmin atmosferine sürükleyici bir yolculuğa çıkarır. Bu yolculuk, sadece karakterlerin yaşadıkları coğrafyanın büyüleyici manzaralarıyla değil, aynı zamanda insan ruhunun karmaşık yapısıyla da ilgilidir. Anlayacağınız , Türkiye’ nin NOLAN - TARANTİNO ‘ su CEYLAN’ dır. Size başlamanız için önereceğim ilk filmleri : Ahlat ağacı , kuru otlar üstüne filmleridir. Anlamlı geldiyse bir paylaşım yapmanızı beklerim belki bir kaç kişinin başlamasına sebep olur.
Yol güzelse yürüyorum işte biraz, çay sıcaksa içiyorum, kitap sararsa saatlerce okuyorum, ne aşka kapalıyım ne yalnızlığa küsüm hatta biraz benimsemiş ve dahi içselleştirmiş bile olabilirim, ufak şeylerden mutluluk çıkarabilen minimalist yanıma sarılıp yaşamaya çalışıyorum.