‘mış gibi dindar’ fakire sadaka verirken, ‘sevap – cennet’ çıkarı içinde güdülenirken, gerçek dindar, ‘insan kardeşimin ıstırabı, aslında, büyük resim içinde, benim ailemin ıstırabı’ olarak görür ve yaşamın bütününe hizmet etmeden kendi yaşamının anlamlı olamayacağını bilir.