Güvenmek ve gücenmek aynı kökten geliyor.
Güvenmek, emin olmaktır.
Gücenmek, kırılmaktır.
İki kelimenin kökünde de güç (küç) vardır.
İnsan güvenden güç alır, güvendiği dağlara kar yağınca da gücenir.
Güveneni gücendirmeyin.
"Kederinin heybetiyle, erişilmez, ulaşılmaz bir yüceliğe kavuşmuştu. Onun karşısında kendisi (İsmail) ne kadar güçsüz, ne kadar acınacak bir haldeydi!"
Hiç tanımadığı coğrafyalarda yine hiç tanışmadığı davalar uğruna savaşmaya zorlandı insanlar. Hangisi haklıydı? Ne uğruna savaştığını bilmeden savaşa gidip canını feda eden delikanlı mı yoksa tanımadığı herşey için hayatı pahasına, savaşmayı reddeden delikanlı mı? Peki biz bu hikayede neredeyiz?
İşte tam olarak bunu sorguluyorsunuz kitapta. Savaşan erkeklerin geride kalan anneleri, karıları ve çocuklarının gözünden.
Ben Seyde ile kavga ederek okudum bu kitabı. Bazen üzüldüm, kızdım hatta belki kınadım. Ama sonunda kendini ve kadını onurlandırmasıyla da gurur duydum. Epey uzun sürdü 63 sayfacık hikayeyi bitirmem. En güzel yanı tüm Aytmatov eserlerindeki gibi betimlemeler.
"Annelerimiz bile bize kızmıyor, Tanrımız neden kızsın ki?"(Syf 163)
Bu güven dolu cümleyi okuduğumda aklıma ilk gelen "Beni de annem sevmedi ki diğer insanlar sevsin" oldu. Ben bunu öyle çok duydum ki gençlerden. Anneannemden, kayınvalidemden. Sevgisizlik genetik bir rahatsızlık gibi, nesilden nesile aktarılırken bizim annelerimiz bu zinciri kırmadığında görev bizlere düşüyor. Bizde aktararak devam ettirirsek evlatlarımızın vay haline. Sanıyorum artık saçını süpürge eden, boşanmayarak çözüm üretmeyip 'ben hep sizin için çekiyorum bu çileleri' diyen, mutsuz, çilekeş, umutsuz ve dahi alttan alttan bunu yaparken zevk alan anneleri görmek istemiyoruz. Bize umut dolu anneler lazım. Nesiller için eğitimli, donanımlı, cesur ve özetle Müslüman anneler lazım. Bir müminin sahip olması gereken tüm vasıfları taşıması, çalışkan ve yeni doğan bebeğine karşı dahi dürüst anneler lazım. Bir anne hayali kuruyorum ki Hz. Hatice gibi, Hz. Meryem gibi.
Unutmayalım Allah cc bizi öyle çok seviyor ki yarattığı ve yine çok sevdiği o minicik insan evladını bize emanet ediyor. Bu sevgiye layık davranalım miniklere. Onların emanet olduğunu unutmadan, kendimize değil Rabbine itaatkar kullar yetiştirmeye çabalayarak. Ve tabi bir kuşun kalbine dahi merhametle dokunan tüm kadınlar o güzel kalbinizden öperim.
"Geçmişe hiç saygınız yok mu? Ata annelerinizin düşündüklerine ya da inandıklarına?"
"Elbette hayır, neden olsun ki? Onlar çoktan gitti. Ayrıca bizim bildiğimizden daha az şey biliyorlardı. Eğer geçmişimizin ötesine geçememişsek ona layık değilizdir; ve bizleri geçmesi gereken çocuklarımıza da layık olamayız. "(Syf 161)
Sayfa 163 - Ellodor'un ve tüm kadınlar ülkesinin cevapları.Kitabı okudu
Her yeni gün güzel insanlar çıkıp gidiyor hayatımızdan, bir bir eksiliyoruz. Sonra her yeni gün yeniden çoğalıyoruz. Ve inanıyoruz ki bu böyle kıyamete kadar sürecek...
Bende dergiler öyle basıldığı ay okunup bitemez. Gazete gibi günübirlik okuyamam içinde bir yer fazla gelir sonraki aylara atarım. Ama mutlaka okurum, okurum ki eksik kalmasın hiç bir yanım.
"İki güç için çabalıyoruz aslında. Asil bir hayat sürmek için mutlaka gerektiğini düşündüğümüz iki yetenek bunlar: birincisi yargısız, kapsamlı bir muhakeme yeteneği, ikincisi ise güçlü bir iradeye sahip olma ve onu kullanabilme yeteneği..."
"...çocuklar, genç ağaçlar gibi doğal yollardan yetişiyordu, bütün duygularından bir şeyler öğreniyor, sürekli olarak fakat bilinçsizce ders alıyor, eğitildiklerini asla bilmiyorlardı. "
Kitap her ne kadar kadınların dünyası üzerine yazılmış gibi görünsede 3 erkek tipolojisi üzerinden toplumun çıkmazlarını anlatıyor. Bunu anlatırken de gelişmiş ve medeni(!) topluluklarda insanların kadınsı veya erkeksi yanlarını kaybedip cinsiyetsizleştiklerinde gerçek insanlık seviyelerine ulaşabileceğine inanan hikayeyi Marge Piercy'nin kitap arkası yorumuyla özetlemek isterim; "... gülümseten bir ütopya."
İnsan fıtratına aykırı bir insan hayali kadınlar ülkesini dahi çıkmaza sokup yeni hayaller peşine düşürmüşken, feminist ütopyanın doğru ve yanlışlarını daha net görebiliyorsunuz.
Yazarın kendini fazlaca tekrarladığını ve kurguyu tamamlayamadığını hissetdiğimden bitirmek için çaba göstermem gerekti.
Kadınlar ÜlkesiCharlotte Perkins Gilman · İthaki Yayınları · 201812,2bin okunma